Çiler Karataş

Mutlak Gerçeği Algılamak

Çiler Karataş

Algı ve idrak iki farklı olgudur. İnsan tüm hayatını idrak ettikleri çerçevesinde göreceli bir düzlemde geçirir. İnsanın anladığı ve yaşadığı manada “gerçeklik”, olgunun algınlanmasıdır ve algı değişince gerçeklik de değişir. Dolayısıyla aslında zihinde mutlak gerçeklik yoktur. Çünkü zihin zamana bağlı ve geçmişe dayanarak ortaya çıkan bir yorumdur. Oysa gerçek anda olandır ve var oluşta her şey tektir, tekrarı ve benzeri yoktur. Hiçbir zaman tekrarı yoktur. Fakat zihin her zaman tekrarlar ve her şeyi geçmişe götürerek aynılaştırır. Zihnin bu doğası illüzyonun temel nedenidir. İnsanın gerçeği algılamasının önünde en büyük engel budur. İnsan gerçek konusunda en çok kendi zihni tarafından kandırılmıştır her zaman. Çünkü zihin algılayan, algılanan ve algı şeklinde bölünerek bütünlüğü bozar. Bu noktadan sonra algılanan her ne ise gerçeğin kendisi değil zihnin yansıttığı yorumdur ve bireyi her zaman geçmişte tutar ve kişinin anda yani gerçeklik içinde kalmasını engeller. İşte Değişim Sanatı insana bu mekanizmayı hem keşfetme hem de bunu aşma yolunu sunar. Fakat bu kolay iş değildir. Çünkü insanın dünyayı, varoluşu ve kendini algılayışı gözünü açtığından son nefesini verene kadar her zaman zihin aracılığıyla ve zihinden ibaret olmuştur. Ondan başka bir şey bilmez ve nasıl olacağına dair en ufak bir fikir bile yürütemez çünkü zaten bu zihnin değil sezginin işi. İşte anda olan algı dinamiği sezgi denen olguyla alakalıdır. Çünkü anda olan ve gerçeği algılayan şey sezgidir; mantık ve zihin değildir. Fakat insan zihin ve mantığına o kadar demirlenmiştir ki artık sezgiyi kullanmaz, nasıl kullanacağını bilmez hatta böyle bir bileşeni olduğunun farkında değildir. Farkında olsa bile güvenmez. Çünkü bu zihnin ve mantığın ötesindedir. Yaşanan olgu zihnin ötesinde olduğu için olgu hakkında yaptığı açıklamalarda boşluk oluşur. Bu boşluk zihnin olguyu reddetmesine neden olur. Zihin her zaman bir şeyi anlamayınca veya tarif edemeyince reddetmeye eğilimlidir. Zihin MANTIK yürütemeyince inanca el atar. Sezgiye açıklama getiremeyen zihin inanmıyorum der ve inanca sığınır. Tartışmaya başlar çünkü ego bunu ister.

Zihin ego ile beslenir ve tartışmaya meyillidir. Birey tartışarak kendisinin ne kadar akıllı ve üstün olduğunu ispatlamaya çalışır. Tartışma, mantık kullanarak zihinsel cambazlık yapmaktan başka bir şey değildir.

Tartışma hiçbir zaman gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamaz sadece zaman ve enerji kaybıdır. Oysa gerçeğin ortaya çıkması için zekâ, önsezi ve sezgi gerekmektedir. Önsezi sezgi yetisini tetikler ve zekâ sezgisel mesajın ortaya çıkmasını sağlar. Mantık ve muhakeme gerçeğin ortaya çıkması için yetersizdir. Gerçeğin ortaya çıkması için bilinmeyenden bir mesaj olan sezgi meydana gelmelidir. Muhakeme kullanan birey er ya da geç mantığın işe yaramadığı bir noktaya gelecektir. Ondan sonra ilerlemek için sezgiye ihtiyaç var. Yoğun zihinsel çalışmalardan sonra birey sadece mantık yürüterek her şeyi çözemeyeceğini anlar ve daha fazlasının gerektiğine kanaat getirir. Bu noktada zihnin ötesine geçilir, zekâya ulaşılır ve sezgi bireyin içine doğar. Öğrenmek kolay bir şey değil, o yüzden öğrenmek için insan cesur olmalıdır. Çünkü gerçekten öğrenmek için insan bilmediğini itiraf etmeli, eski bilgileri bırakmalı ve yeni bilgilere açık olmalıdır. Öğrenmek için insan egosunu bırakıp alçakgönüllü olmalıdır. Bu teslimiyet gerektirir. İnsan gerçeğe teslim olup bilmediğini kabul edecek kadar cesur olmalıdır. Çünkü öğrenme sonsuzdur ve varılacak nokta bilinmezdir. İşte sizde gerçeği bilmek istiyorsanız gerçeğe zihin, mantık ve geçmişte biriktirilmiş ölü birikimle değil sezgi gözüyle bakmalı ve bilmek değil yaşamak yoluyla ilerlemelisiniz. Çünkü bilgi deneyimdir. Günümüz insanı çok az şeyi deneyimden geçirir ve yaşar ama çoğu şeyi bildiğine inanır. Bilmek için hayata yeni başlamış bir bebek gibi saf masum ve keşif gözleriyle bakmak ve "ben biliyorum" olgusundan özgürleşip her an yeniden öğreniyormuş gibi bakmak gerekir. Ve şunu bilmek gerekir ki asla "ben biliyorum" denen bir nokta olmayacaktır. Bunun için zihni aşmak gerekir. Siz de hayatınıza değişim sanatını katarak zihni aşabilir ve gerçekten gerçeği algılayabilirsiniz.
 

Çiler Karataş

Değişim Uzmanı

Dünya Değişim Akademisi

Yazarın Diğer Yazıları