Kanser tedavisinde Son Gelişmeler - Sevda ÇELİK

Kanser tedavisinde Son Gelişmeler


Son yıllarda kanser tedavisinde baş döndürücü bir hızla ilerlemeler olmakta.  Kanser tedavisinde temel değişim artık organa özgü tedaviler yerine kişiye özgü tedaviler ön plana çıkmakta. Bilim dünyası kanser biyolojisini öğrendikçe kanserin özellikleri ortaya kondukça bu hastalığın organa özgü olmadığı orta çıkmıştı. 

Kanserlerin tamamı MR, tomografi ve PET/CT ile görüntülenmekte ve hangi organın kanseri olursa olsun bu görüntüleme yöntemlerinde benzer özellikler göstermekte, laboratuvar tahlillerine baktığımızda da benzer özellikler görmekteyiz. Yayılmış evre 4 bir kanserin hangi organdan kaynaklandığından çok nasıl özellikler taşıdığı önem arzetmektedir. 

Kanser Genetik Haritalamasının Yapılarak Tedavi Planlanması

Her kişinin nasıl farklı bir genetik yapısı var ise her kanserin de farklı bir mutasyon çeşitliliği vardır. Mutasyon bozulmuş genler anlamına gelmektedir. Kanserin gelişmesi, büyümesi ve ilerlemesinde rolü olan genler belirli oranlarda belirlenerek kanserin genetik haritası çıkarılmaktadır. Bu testlerde yaklaşık 320-600 arasında genin tümü ve her noktası taranarak tümörün özellikleri öğrenilmeye çalışılmakta ve bu sonuca göre tedavi planlanması yapılmaktadır. Örnek verecek olursak; Akciğer kanserli 3 hasta düşünün 1 hastada EGFR geninde mutasyon, bir hastada ROS1 geninde mutasyon bir hastada ise tümör mutasyon yükünde artış saptanmış (33 mut/pMb). Eskiden bu üç hastaya da kemoterapi uygulanmaktaydı. Artık bu hastalar çok farklı tedavi edilmektedirler. EGFR mutasyonuna yönelik geliştirilen ilaçlarla hastalar hergün bir tablet kullanarak normal yaşamlarına devam ederek çok daha uzun ve kaliteli yaşayabilmektedirler. Aynı şekilde ROS1 mutasyonuna sahip hastalar da başka bir tablet kullanarak çok kaliteli ve uzun yaşabilmektedirler. 3. Hastaya gelince fazla sayıda ki mutasyon bu hastaların tümörünün normal hücrelerden farklı olduğu ve bağışıklık sistemi tarafından daha kolay tanımlanabileceği anlamını taşımaktadır. Bu hastalarda da immünoterapi 1. tercih olmaktadır. Artık dünyadaki sağlık otoriteleri de ilaç onaylarını organa özgü değil tümördeki mutasyonların ve farklılıkların varlığına göre vermektedir. FDA’in son onayladığı kanser ilacı organa özgü değildir. Yani akciğer kanseri, meme kanseri ilacı devri bitmiştir kanserin özelliklerine göre kanser tedavisi planlanmaktadır. 

En önemli değişikliklerden biri de immünoterapilerin kanser tedavisinde önemli bir rol almalarıdır. Artık hastalara direkt kemoterapi planlanmamakta bir çok kanser tipinde immünoterapiye uygun olup olmadığı belirlenerek tedavisi yürütülmektedir. Ancak immünoterapi doğru hastada ve doğru zamanlamada yapılırsa etkili olmaktadır. 3-4 çeşit kemoterapi almış ve bunun sonucunda kanseri ilerlemiş hastalarda immünoterapi son çare olarak işe yaramamaktadır.  İmmünoterapi hastanın kendi bağışıklık sisteminin gözlerini açarak, kanserin saklanma yollarını tıkayarak çalışmaktadır. Yani dışarıdan verilen ilaçlar kanserin saklanmasını engellemekte ve kendi askerlerinize görünür hale getirmektedir. Yani sizin bağışıklık sisteminiz güçlü olacak ki kanserle savaşabilsin. Defalarca kemoterapi almış, her tarafı bombalanmış bir ordudan savaşmasını beklemek çok mantıklı bir yol değildir. 

Kanser tedavisi başlamadan evvel hastanın ve kanserinin tüm özellikleri belirlenmeli, acele edilmeden tedaviler planlanmalıdır. Kemoterapi uygulanacaksa zamanlaması, dozu belirlenmeli, immünoterapi uygulanacaksa hastanın bazı ilaçları kullanmaması gerekebilir bunlar ayarlanmalıdır. Tedaviler bir arada veya ardışık kullanılacaksa bunların zamanlamaları belirlenmelidir. Medikal Onkoloji uzmanı hastayla ilk karşılaşğı andan itibaren hastanın neredeyse tüm tedavisini planlamalı ve bölüm bölümde detaylandırmalıdır. Yani bir teknik direktör gibi ilk yarı 2. yarı nasıl olacak, öne geçersek nasıl devam edeceğiz gol yersek ne yapacağız bunlar belirlenmelidir. 

Önemli bir gelişmede geleneksel ve doğal moleküllere verilen önem giderek artmaktadır. Ülkemiz bu konuda tüm dünyaya öncülük edebilecekken bilim dünyamızın tutucu yaklaşımı nedeniyle tüm dünyanın gerisine düşmekteyiz. Ancak Cumhurbaşkanımızın ileri görüşlülüğü sayesinde çok hızlı olmasa da yol almaktayız. Ancak bilim dünyamız Cumhurbaşkanımızın ileri görüşlülüğünün yarısına sahip olsa dünyada lider oluruz. 

Amerika da FDA yüksek doz vitamin C preparatlarını onayladı ve kanser çalışmalarında vitamin C’nin etkinliğinin araştırılması için Amerikan Kanser Enstütüsü Iowa üniversitesine 9.7 milyon dolar fon sağladı. Vitamin C yan etkisi olmadan kanser hücrelerini seçici olarak öldürebilmekte ve hatta kanser kök hücrelerinin genetik yapısında yeniden proğramlama yapabilmektedir. Yani yüksek teknoloji ile yapabileceğiniz bazı tedaviler vitamin C gibi basit ve ucuz bir ürünlede yapılabilmektedir. 

Zerdeçalın kanserde etkinliği bir çok çalışmada gösterilmiş son olarak da eğer kana geçirilebilirse tümöre ulaştırılabilirse çok önemli bir kanser ilacı denmiştir.

Biz bu konularda dünyaya öncülük edebilecek konumdayız.  

Genel olarak Türk Tıbbı Onkoloji Camiası modern tedavilere en hızlı adapte olup ayak uydurarak bölgesine de öncülük eden bir bilgi birikimine sahiptir. Bu bahsettiğimiz tüm tedaviler ülkemizde yapılabilmektedir. 

Ancak Şu anda sadece bilgiyi kullanan konumdayız İNŞALLAH BİLGİYİ ÜRETEN KONUMA GEÇECEĞİZ. 

Prof.Dr.Mutlu Demiray TESEKKUR ederim ilgilerilerinden dolayi

Sevda CELIK Blue Life International Health Service yonetim kurulu baskani

0544 836 67 62

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
31Oca

Kar’lı Günlerimiz Güzeldi

06Mar

Erken tanı, erken çözüm!

04Şub

Baş Dönmesi

25Oca
11Oca