KUR’ANÎ OLMADIĞI HALDE KUR’AN’A İSNAD EDİLEN BİR YANLIŞ - Dr. Hasan YAĞAR

KUR’ANÎ OLMADIĞI HALDE KUR’AN’A İSNAD EDİLEN BİR YANLIŞ


(Kadınların Erkeklere Karşı Bire İki Şeklindeki Tanıklık Meselesi)

    Bu mesele, genel olarak Bakara Suresinin yaklaşık bir sayfayı içeren ve borcun yazılı kayıt altına alınmasına dair olan 282. Ayetinde yer alan ifadeye dayalı olarak izah edilmektedir. 
    Sözün başında da değinildiği üzere söz konusu ayet bayağı uzun olduğu için ayet içeriğinin sadece tanıklar hakkındaki kısmını buraya almak istiyoruz: Meali: “…içinizden iki erkeği şahit tutunuz; iki erkek bulunmazsa, kabul edebileceğiniz kimselerden bir erkek ile iki kadını şahit tutunuz ki onlardan biri hata yaparsa diğeri ona hatırlatabilsin…” İşte bir erkeğe karşı iki kadının tanıklığı meselesi konusunda hep bu ifadeye dayanılmaktadır. Oysa ve kanaatimize göre ayette yer alan ifade iyice tahlil edilmeksizin bu kanaat ileri sürülmektedir. Bakınız kadın hakkındaki İlahî tespitte deniyor ki kadınlardan biri yanılırsa öteki hatırlatsın. Bu tespitten çok açık ve net olarak anlaşılan şudur: Demek ki, ilk ifade veren kadın eğer yanılmamışsa diğer kadının devreye girmesi gerekmeyecektir. O halde bu dayatma da ne oluyor. Uzun lafın kısası şu ki burada da hep yanlış egemen kılınmaya çalışılmış ve halen de maalesef çalışılmaktadır.
    Bu konuya ilişkin olarak çeşitli oturum ve konferanslarda vurgulandığı üzere; o tarihlerde yani 1400 küsur yıl öncesindeki kadının konumu bugünkü kadının konumu ile mukayese edilemeyecek bir durumda idi. Ve maalesef o dönemde kadın adeta her hangi bir meta gibi alınıp satılmakta iken o günkü kadına ancak Kur’ân gerekli değerini sunmuştur. İşte bu bire iki meselesinin dayanak noktası bu olarak, yani kadının sosyal hayatın içinde olmadığı ile izah edilmektedir. Unutmayalım ki kız bebeklerin recmedilmesine set çeken yegâne kaynak Kur’ân olmuştur. Zannediyorum bu ahval o dönemdeki kadınlar hakkında bizlere bir fikir vermektedir.
    Diğer taraftan daha başka konulardaki tanıklıklarda asla erkek kadın ayırımı yapılmamıştır. Yeri gelmişken meseleyi pekiştirici olarak bu konudaki daha başka ayetleri burada dikkatlere sunmak ciddi önem arzetmektedir. Şöyle ki:    
    Nur Suresi 4.Ayet: Meali: “ Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup sonra dört şahit getirmeyenlere seksener celde (sopa) vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar.”
    Nur Suresi 6.Ayet: Meali: “ Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince; onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.”
    Nur Suresi 8.Ayet: Meali: “ Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defada, eğer -kocası- doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.”
    Bakınız bu ayetlerden bir daha görüleceği üzere tanık ayırımı asla yapılmamıştır. Hatta Nur Suresi 8.ayette görüleceği üzere kadının tanıklığı erkeğin tanıklığının önüne geçirilmiş durumda. Ayete baktığınızda ayetin en son kısmında deniyor ki “Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır.” Oysa koca da aynı şekilde yemin etmişti ama burada kadının yemini geçerli sayılmış ve bir bakıma kadın korunmuş olmaktadır. Özellikle vurgulamak gerekirse burada da görüleceği üzere kadınla ilgili olarak Kur’ân’ın daima kadın lehinde tespitlerde bulunduğu söz konusudur.
    Burada bir daha ve özellikle tekrar edelim ki gerek erkek ve gerek kadın olarak Kur’ân’ı ısrar ve inatla, anlamadık bir dille okumakta olduğumuz içindir ki maalesef bu BİLDİRGE ile haberdar edildiğimiz hiçbir haberden haberdar olamamaktayız. Ve toplumdaki karı-koca anlaşmazlıkları sebebiyle bir türlü önü alınamayan kadın cinayetleri; ön görülen tüm tedbirlere rağmen önlenememektedir. Kanaatimce yanlış üstüne yanlış yapıldığı içindir ki toplum bir türlü içtimai huzura ulaşamamaktadır. Demek oluyor ki müstakbel eşlere, aile ile ilgili Kur’ânî hüküm ve öğütler muhakkak anlatılmalıdır. Dr. Hasan YAĞAR

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
21Mar
24Şub

ÖRT Kİ ÖLEM

11Şub

Şu İşe Bak

10Oca

BİR YILAN HİKÂYESİ

17Ara