ETİK KURALLAR VE AİDİYET MURAT ALTUNDAĞ
Ali Yiğit
25- 31 Mayıs ''Etik'' haftası olarak kutlanmakta.
Erzurum Büyükşehir Belediyesinde görev yapmakta iken Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevine getirilen Murat Altundağ, etik haftası nedeniyle belediye personel hizmet içi eğitim programı kapsamında ''Kamu Yönetimi ve Etik Davranış Kuralları'' başlığı altında bir konuşma gerçekleştirdi.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Gn Sekreteri Sayın Murat Altundağ' ın yapmış olduğu konuşmasındaki şu satır aralığı sahaya bir yansıyabilse mesele çözülecek.
Vatandaşın İşlemi En Hızlı ve Doğru Bir Şekilde Yapılmalı.Kamu görevlilerinin vatandaşa karşı bazı sorumluluklarının olduğunu dile getiren Altundağ, “Yerel yönetimler kapsamında kamu menfaati, diğer kurumlara göre biraz daha hassasiyet gerektiriyor. O nedenle biz kamu çalışanları olarak kamu gücünü, kamu menfaatini etkin ve hassas kullanmalıyız. Bunu da kamu etiği çerçevesinde değerlendirdiğimiz zaman kamunun yürürlüğünü hızlı ve dinamik bir şekilde sürdürmeliyiz. Örneğin belediyemize bir vatandaş geldi ve bir işlem yapması gerekiyor. Vatandaşın işlemi en hızlı ve doğru bir şekilde yapılmalıdır
Hemen hemen her yıl bütün kurumlar içerisinde hizmet içi eğitim programları düzenlenir.
Gerçekleştirilen bu eğitim programların katkısını gerek belediyeden gerekse kurumlardan güler yüzle çıkan vatandaş sayısına bağlıyorum. Acaba kaç vatandaş gittiği kurumdan işinin kolayca çözülerek güler yüzle ayrılıyor bir bakmak lazım.
Evrakınızı götürdüğünüz odaya girişte göze çarpar oradaki hizmet anlayışı..
Bir kaç gün önce bir kuruma gittim 3 kişiden ikisi telefonla oyun oynuyordu diğeri telefonla konuşuyordu.
Selam verdim zoraki kafasını kaldırmadan selam aldı.
Etik kuralları kanuna yasaya bağlı olmamakla birlikte yazılı bir kural değildir.
Eğitimle sonuca ulaşılır mı?
Kanaatimce bazı kurallar vicdanlarda yer bulmakla hayata geçer diye düşünüyorum.
Bir söz vardır herkesin başına bir bekçi dikelimde bekçi'nin başına kimi dikelim.
Etik kurallarla birlikte en önemlisi ''Aidiyet'' duygusunu vicdanlara yerleştirmek gerekir.
Aidiyet bulunduğun ortamı, yaptığın işi, çalıştığın kurumu sahiplenme burası benim kurumum ben burada çalışıyorum ve ben buradan maaş alıyorum.
Ve maaşımın karşılığı gerekli hizmeti vermek zorundayım aksi taktirde kul hakkına girerim diyebilmeli.
Elbette ''Aidiyet'' ilkesini kurumlarda hayata geçirmenin en önemli adımı kurumun çalışanına karşı hak ve adaleti ayakta tutmasından geçer. Kurumun tavrı hizmet vereni etkileyen en önemli faktörlerdendir.
Liyakati ve özverili çalışmasıyla beğeni toplayan bir çalışanı sırf adamı var diye onun yerine bir başkasını getirmek, ücret noktasında adaleti sağlayamamak, dayısı olan en kral yerde makam tutarsa o kurumdaki diğer çalışanlar üzerindeki '' Aidiyet'' duygusu körelir.
Sen bana nasıl davranırsan bende sana öyle davranırım duygusu ön plana çıkar.
Aidiyet duygusu sadece hizmet verenlerden ibaret değildir.
Şehirde yaşayan herkes için geçerlidir. Bu şehir benim diyerek sahiplenmelidir.
Hizmet olarak kendisine sunulan araç ve gereçleri sahiplenmeli. Oturduğu parkın kendisine ait olduğundan hareketle davranmalı.
Havalar ısındı şöyle parklara millet çekildikten sonra bir bakarsak ne demek istediğim anlaşılacaktır.
Bindiği otobüsün koltuklarını fare gibi kemiren mi dersiniz, umuma açık tuvalette oraya gelmeyeceğini bile bile tuvalet kapısına sevdiği kızın ismini yazan mı dersiniz.
Yoldan gelen geçenlerin su içmeleri için bırakılan çeşme musluğunu sonuna kadar açıp musluğu hiç kapatmadan arabasını yıkayan mı?
Elindeki çöpü gelişigüzel kaldırıma atarak çöpçünün işi ne süpürsün diyenlerin çoğaldığı bir yerde '' Aidiyet'' rafa kalkmış demektir.
Yazılı olmayan yasayla belirlenmeyen, sadece vicdanlarda kök salan, bizi biz yapan ve bir arada tutan geçmişteki, sevgiyi, saygıyı, komşuluğu, yardımlaşmayı, paylaşmayı, mahalleyi sahiplenmeyi, yaşlıya hürmet etmeyi, isar'ı, günümüze taşıyabilirsek işte o zaman '' Aidiyet ve Etik Kurallar''ı anlatmaya ve eğitim programları düzenlememize gerek kalmaz.
Bizi ortak noktada buluşturan o kadar ''Bir''imiz varken biz birbirimizi yiyiyoruz.
Allah'ımız bir, Paygamberimiz bir, Kitabımız bir, ülkemiz bir, bayrağımız bir, vatanımız bir, ezanımız bir, sevincimiz bir, üzüntümüz bir.
Ama nedense biz bir olamıyoruz. ( Şeytan bir olmamızı istemiyor)
Rabbim birlik olmamızı bizlere nasip eylesin.