- Haberler
- Sağlık
- Prof. Dr. Dede: 'Evde hemodiyaliz kullanımında, Avrupa'daki 2., dünyada 5. sıradayız'
Prof. Dr. Dede: 'Evde hemodiyaliz kullanımında, Avrupa'daki 2., dünyada 5. sıradayız'
Ankara Şehir Hastanesi Nefroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fatih Dede, 'Türkiye'de yaklaşık 70-80 arasında bir hemodiyaliz hastası popülasyonumuz var. Bunun yaklaşık yüzde 1 ila 2'si de evde diyalize giriyor. Evde hemodiyaliz kullanımı anlamında binli sayıları geçmiş durumdayız. Avrupa'daki 2. büyük ülkeyiz bu anlamda, dünyada da 5. sıradayız' dedi.
Ankara Şehir Hastanesi Nefroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fatih Dede, “Türkiye’de yaklaşık 70-80 arasında bir hemodiyaliz hastası popülasyonumuz var. Bunun yaklaşık yüzde 1 ila 2’si de evde diyalize giriyor. Evde hemodiyaliz kullanımı anlamında binli sayıları geçmiş durumdayız. Avrupa’daki 2. büyük ülkeyiz bu anlamda, dünyada da 5. sıradayız” dedi.
Ankara’da Türk Nefroloji Derneği öncülüğünde ev hemodiyalizinde 1 ve 1000’inci hasta buluşması gerçekleştirildi. Böbrek yetmezliği hastalarının yaşam süresini ve yaşam kalitesini iyileştirmek için yapılan tedavi seçeneklerinin ve ev hemodiyalizi kullanan hastaların deneyimlerinin paylaşıldığı toplantıda konuşan Ankara Şehir Hastanesi Nefroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fatih Dede, “Türkiye’de yaklaşık 70-80 arasında bir hemodiyaliz hastası popülasyonumuz var. Bunun yaklaşık yüzde 1 ila 2’si civarında hastamız da evde diyalize giriyor. Evde hemodiyaliz kullanımı anlamında binli sayıları geçmiş durumdayız şuan da. Avrupa’daki ikinci büyük ülkeyiz bu anlamda, dünyada da beşinci sıradayız. Belki vatandaşlarımız normal diyalize biraz hakimlerdir. Biz hastanelerimizde cihazlarla yaptığımız sistemlerin aynısını evlere de kuruyoruz ve hastayı uzun bir eğitim sürecinden geçiriyoruz. Orada bir sağlık personelinin yaptığı tüm tedaviler ve olması mümkün problemler ile ilgili her türlü çözümler hastaya uzun bir eğitim sürecinden sonra öğretiliyor. Daha sonra o sistemin altyapısı tamamen evde kurulduktan sonra hasta evde tedavisini kendi uygular duruma geçiyor” ifadelerini kullandı.
“Bu diyaliz zamanlarını gündüz mesaisinden daha çok geceye aktarabiliyoruz”
Evde hemodiyalizin normal diyalizden farklarını ve avantajlarını da anlatan Prof. Dr. Dede, “Bunun merkez diyalizinden farkı şu, merkezde genelde haftada 3 defa 4 saat diyaliz yaparken, burada haftada en az 3 defa bazen daha fazla da olabilir; 6-8 saatten az olmamak üzere uzun diyalizler yapıyoruz. Bu diyaliz zamanlarını gündüz mesaisinden daha çok geceye aktarabiliyoruz. Yani gece hasta diyelim ki saat 23.00 ila 00.00’dan sonra kendisini cihaza bağlayıp uykusunda sabaha kadar diyalizini olup daha sonra gündüz de günlük yaşantısına devam edebilir. Neden bu yöntem seçilmiş? Çünkü bu tedavinin böbrek yetersizliği olan hastalarda kanda biriken zararlı maddeleri daha uzun süre temizleyebilmesi sayesinde hastaların daha iyi bir yaşam kalitesi ve yaşam süresi sağlıyor. Bu diyaliz tedavileri nedeniyle kullanması gereken ilaçlar bu ev tedavilerinin süresi uzun olduğu için daha düşük oranda. Neredeyse yüzde 60 civarında daha düşük oranda ilaç kullanımı oluyor. Bunun tabi ülkemize getirdiği ekonomik yük açısından da bir kazancı var” şeklinde konuştu.
“Vatandaşlarımız bunların tamamından ücretsiz bir şekilde yararlanabiliyor”
Evde hemodiyaliz sisteminin kurulumu dahil olmak üzere tüm sürecin sosyal güvenlik kurumlarınca karşılandığını ve ücretsiz olduğunu kaydeden Prof. Dr. Dede, “Herhangi bir sağlık güvencesi altında olan herkes; bu evdeki kurulum ve cihazların maliyetleri dahil olmak üzere bunların tamamından ücretsiz bir şekilde yararlanabiliyor. Bir kuruma bağlı olarak bu işlemleri sürdürebilir” açıklamasında bulundu.
“Organ havuzunu bekleyen 20-25 bin civarında hastamız var”
Böbrek hastalarındaki diyaliz sürecinin ağır olduğunu ve bu konuda organ bağışının çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Dede, “Biz bir hasta böbrek yetmezliği havuzuna girdikten sonra ilk yaptığımız şey ‘organ nakli olabilir mi, olamaz mı’ bunu belirlemek. Şu an 70-80 bin civarında bir hastamız var. Organ havuzunu da bekleyen 20-25 bin civarında hastamız var. Ama Türkiye’de kadavradan organ bağışının yetersiz olması, canlıdan da belli bir noktaya kadar çekilebilmesi nedeniyle bu havuzu eritemiyoruz. Bu nedenle kadavra organ bağışı başta olmak üzere organ bağışı oldukça önemli. Biz tabi ki öncelikle bu hastaların organ bağışına uygunluğunu denetliyoruz. Organ bağışını bir şekilde olamıyorsa hastayı diyaliz yapmamız gerekir, orada da genelde güncel tedaviler evde tedaviler. Bu tedavileri mutlaka hastalarımıza öneriyoruz” diye konuştu.
“16 yıldır ev diyalizi yapıyorum, toplamda 28 yıldır diyalize giriyorum”
56 yaşında olan ve 16 yıldır evde hemodiyaliz sistemini kullanan Türkiye’nin ilk hemodiyaliz vakası Cengiz Yelegen, “16 yıldır ev diyalizi yapıyorum, toplamda 28 yıldır diyalize giriyorum. Çok farkı var. Şimdi evde 8 saat uyguluyorsun ve gece giriyorsun sabah çıkıyor ve işine gidiyorsun. Günün ölmüyor yani. Hayat devam ediyor. Ama diğerinde haftanın 3 günü bitiyor. Sabah gidiyorsun öğleden sonra geliyorsun, halsiz oluyorsun ve gidemiyorsun. Kendim yapıyorum. Eğitim aldım 2 ay. Hastanede girdim önce şimdi aynısını evde uyguluyorum. Kimseden yardım almıyorum kendim yapıyorum diyalizimi” dedi.
Toplantıda Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, Ankara Şehir Hastanesi Nefroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Fatih Dede ve Prof. Dr. Ercan Ok konuşmacı olarak yer aldı.