Migren tedavisinde kişiye özel yaklaşım
Baş ağrısı başın herhangi bir noktasında başlayabilir ve başın iç kısmı haricinde, kafa derisini ve yüzü de kapsayabilir. Ancak migren sıradan bir baş ağrısı değildir. Medicana International Ankara Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Songül Turgut, migreni Yetişkinlerde işgücü kaybına yol açan ve sık görülen ancak tedavisi mümkün kronik nörolojik bir hastalık olarak olarak tanımladı.
Baş ağrısı başın herhangi bir noktasında başlayabilir ve başın iç kısmı haricinde, kafa derisini ve yüzü de kapsayabilir. Ancak migren sıradan bir baş ağrısı değildir. Medicana International Ankara Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Songül Turgut, migreni "Yetişkinlerde işgücü kaybına yol açan ve sık görülen ancak tedavisi mümkün kronik nörolojik bir hastalık olarak" olarak tanımladı.
Hormonların aktif olduğu genç kadınlarda erkeklere göre üç kat daha fazla görüldüğünü vurgulayan Dr. Turgut "Migren baş ağırsı tek taraflı, şakaklarda zonklayıcı ve keskin karakterli olabilir. Migrenin bu yapısından dolayı ağrı sürecinde huzursuzluk, gözde ışık uçuşmaları sonrasında dikkat eksikliği, tansiyon düşüklüğü ve yorgunluğa sebep olabilir" dedi.
Migren ataklarınızda tedavi ve koruyucu yöntemler
Turgut , günümüzde migren tedavisi için atak tedavisi ve koruyucu tedavi olmak üzere iki klasik yöntem bulduğunu açıkladı. Dr. Turgut, atak tedavisinin atak sayısının ayda 2 ile 3 kez olduğu durumlarda kullanılan ağrı kesici türü ilaçların kullanıldığı bir tedavi şekli, koruyucu tedavinin ise önleyici ilaçlar ile baş ağrısının sıklığını ve şiddetini azaltılması için kullanılan tedavi şekli olduğunu söyledi.
Migren tedavisinde tamamlayıcı tedaviler uygulanabilir
Günlük yaşamı etkileyen bu hastalığın son zamanlarda tedavisi için botoks, nöralterepi ve akupunktur gibi tamamlayıcı tedavi yöntemlerin de uyguladığını belirten Dr. Turgut, bu tamamlayıcı yöntemler arasında nöralterapinin en akılcı yaklaşımı olduğunu vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:
"Nöralterapi yönteminde tedavi semptomik değil nedene yöneliktir. Burada amaç, kişiye özel durumları tespit ederek migreni nedenini bulmak ve o nedeni tedavi etmektir. Baş ağrıları, migren, bel-boyun-sırt ağrıları başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde yıllardır tek başına ya da diğer yöntemlerle birlikte kullanılmaktadır. Batı tıbbının uzun yıllardır kullandığı bir teknik olup, lokal anestezik madde enjekte edilerek uygulanır. Hastaya 72 saat aralıklarla ortalama 3 seans uygulanır. Bu tedavinin başarı oranı oldukça yüksektir. Nöralterapi çocuk ve yaşlılar dahil olmak üzere her hastaya uygulanabilir. Çok düşük lokal anestezik içerir, iz bırakmaz, ağrılı değildir (sadece enjeksiyon sırasında ağrı hissedilebilir). Hastanın yaşam koşulları ve tedaviye alınan cevap önemlidir. Her hastada hastanın değerlendirmesini takiben kişiye özel planlama yapılır”
Nöralterapi ile akupuntur tedavisi arasındaki farkları açıklatan Dr. Turgut, “Akupunktur da tamamlayıcı tıbbın bir parçasıdır ve vücutta belli noktalara uygulanır. Ancak nöralterapi Batı (Almanya), akupunktur ise Doğu (Uzak Doğu) tıbbı çıkışlıdır ve vücutta tedavinin uygulandığı noktalar, alanlar farklılık gösterir. Akapunturda etki belli noktaların iğne batırılması ile sağlanır, nöralterapide ise modern tıbbın ait yöntemlerde bulunmaktadır. Son yüzyılda Almanların bulduğu bu tedavi yaygın kullanıma sahiptir. Ülkemizde son 15 ile 20 yıldır kullanılmaktadır” şeklinde konuştu.
Migren tedavisinde botoks
Migren tedavisine botoskun etki mekanizmasının, nöralterapi ve akupunturdan çok farklı olduğunu açıklayan Dr. Turgut, “Botoks, kronik migrenli kişilerde sinir uçlarından salınarak ağrıyı başlatan kimyasal ileticileri bloke etmektedir. Bu kimyasal ileticilerin salınımının önlenmesi sonucunda, cilt altındaki sinir uçlarından sinir sistemine ulaşan bir ağrı olamamakta ve ağrı beyne ulaşmadan kontrol edilmektedir. Her bir tedavi yöntemi kişiye özeldir ve bu yöntemlerden her biri farklı özellikler barındırmaktadır” dedi.