KKTC'nin 38'inci kuruluş yıl dönümü tören ve kutlamaları başladı
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 38'inci kuruluş yıl dönümü tören ve kutlamaları Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük ile kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın anıt mezarlarına çelenk bırakılması ile başladı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 'KKTC'nin kuruluşu, halkımızın mücadelesinin taçlandığı gündür' dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 38’inci kuruluş yıl dönümü tören ve kutlamaları Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük ile kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarlarına çelenk bırakılması ile başladı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “KKTC’nin kuruluşu, halkımızın mücadelesinin taçlandığı gündür” dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 38’inci kuruluş yıl dönümünün kutlanacağı 15 Kasım’daki Cumhuriyet Bayramı tören ve kutlamaları Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük ile kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarlarında düzenlenen törenlerle başladı. Her iki törende de Cumhurbaşkanı Ersin Tatar anıtlara çelenk bırakırken, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile bayraklar göndere çekildi. Yarın ise Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanlığı Sarayında bayram tebriklerini kabul edecek.
Yarın ise, Lefkoşa Atatürk Anıtına çelenk koyulmasının ardından Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda yerel saatle 10.00’da resmigeçit töreni düzenlenecek. Resmigeçit töreninde Cumhurbaşkanı Tatar ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın konuşma yapmasının ardından ise kutlamalar, Solo Türk’ün Girne’deki gösteri uçuşu ile devam edecek.
“KKTC’nin kuruluşu, halkımızın mücadelesinin taçlandığı gündür”
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar televizyonda yaptığı konuşmada, bir asırlık özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi sonrasında ulaşılan KKTC’nin 38. yıl dönümünü ilk günün coşkusu ve heyecanıyla bir kez daha kutladıklarını belirterek, “KKTC’nin kuruluşu, halkımızın mücadelesinin taçlandığı gündür” dedi.
Tatar, “Özgürlük liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş ile dava arkadaşlarını, bu vatan uğruna toprağa düşen mücahit ile Mehmetçiklerimizi rahmet ve minnetle anar, gazilerimizi saygıyla selamlarım” ifadelerini kullandı.
“Bu emaneti ayaklar altında çiğnetmemek bizlerin en büyük görevidir”
“Bu günlere ulaşmamız kolay olmadı. Halkımız çok büyük acılar çekti, çok büyük bedeller ödedi” diyen Tatar, “KKTC’nin temellerinde kan ve can vardır. KKTC, halkımızın onuru, şerefi, şehitlerimizin bizlere emanetidir. Bu emaneti ayaklar altında çiğnetmemek de bizlerin en büyük görevidir” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Vatan bildiğimiz bu topraklarda mücadelemiz, Kıbrıs’ın bir Helen adasına dönüşmesine karşı direnişimiz, İngiliz Sömürge Yönetimi’nin başladığı 1878 yılına dayanır. Larnaka’ya ayak basan ilk İngiliz valisini karşılayan Rumlar, Enosis talebinde bulunurken, Lefkoşa’da da Türk bayrakları indirilip, İngiliz bayrakları çekiliyordu. İşte o gün, mücadelemizin başladığı gündür. Halkımız her ne pahasına olursa olsun, ne İngiliz’e ne de Rum’a boyun eğmeyecekti” dedi.
“Kıbrıs’ta en az Rumlar kadar haklarımız vardır”
Tatar, “İngiliz Sömürge Yönetimi boyunca halkımız çok büyük baskılara maruz kalırken, Girit örneğinde olduğu gibi, Rumların Enosis hedefli saldırılarına uğradı. Rum zihniyetine göre Kıbrıs’ta Türklerin hiçbir hakkı yoktu. Ve bu zihniyet hala daha devam ediyor. Ama gerçek olan şudur ki; Kıbrıs’ta en az Rumlar kadar haklarımız vardır” ifadelerini kullandı.
“Savunmasız insanlarımız katledildi, pek çok şehitler verdik”
Adayı silah zoruyla Yunanistan’a ilhak edebilmek amacıyla 1955 yılında EOKA terör örgütünün faaliyete geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Tatar, “Şehirlerdeki Türk bölgeleri ile köylerimiz saldırılara uğradı. Savunmasız insanlarımız katledildi, pek çok şehitler verdik. Rum saldırılarına karşı halkımızı korumak ve savunmak amacıyla Türk Mukavemet Teşkilatı kurulurken, direniş tarihimizde de yeni bir dönem başlamış oldu. ‘Azınlık’ ve bu topraklarda ‘misafir’ olarak görülen halkımız, TMT öncülüğünde ve Anavatan Türkiye’nin desteğiyle verilen mücadele sonrasında, eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ulaştı. Ama ne var ki, Rum- Yunan liderliği Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ‘Enosis’e sıçrama tahtası’ olarak görürken, Kıbrıs Türk halkını imha planı olarak bilinen Akritas Planı doğrultusunda da devlet olanakları kullanılarak, Rum silahlanması ile askeri örgütlenmesi başlıyordu” dedi.
“103 köyümüz yakılıp yıkılırken on binlerce insanımız göç yollarına düştü”
Enosis hedefli Rum saldırılarının da 21 Aralık 1963 tarihinde başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Tarihte ‘Kanlı Noel’ saldırıları olarak yer alan bu saldırılarda, 103 köyümüz yakılıp yıkılırken on binlerce insanımız göç yollarına düştü. Yüzlerce vatandaşımız katledildi. Savunmasız insanlarımız katliam çukurlarına gömüldü. Çocuklarımız, annelerinin kucaklarında katledildi. Halkımız, adanın yüzde üçüne tekabül eden gettolarda kuşatma altına alındı. Bu zor günlerde Anavatan Türkiye’nin yardım ve desteğiyle ayakta durabildik. Bunları unutmamız asla mümkün değildir. Düşmanlık gütmüyoruz ama bunları bilerek ve hatırlayarak, yolumuzda ilerlemeye devam etmemiz gerekir” dedi.
“Kanlı Noel” saldırıları ile Kıbrıs Türk halkının devlet yönetiminden dışlandığını, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de silah zoruyla bir Rum devletine dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “İşte o karanlık günlerde, halkımızın yönetsel ihtiyaçlarını karşılamak üzere, 1964 yılının Ocak ayında Genel Komite oluşturuldu. İşte, bu Genel Komite ayrı devlet olma yolunda atılan ilk adımdır. Bu nedenle de ‘Kıbrıs’ta 1964 yılından bu yana iki ayrı devlet vardır’ diyoruz. Genel Komite ile devlet olma yolunda atılan bu ilk adımı Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi, Türk Yönetimi ve Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi izledi. Bu adımlarla daha da ileriye ulaştık” ifadelerini kullandı.
“Barış Harekatı ile tüm Kıbrıs’a barış gelirken, halkımız da özgürlük ve bağımsızlığına kavuştu”
“Yunan Cuntası ile EOKA terör örgütünün gerçekleştirdiği 15 Temmuz 1974 darbesinin hedefi Kıbrıs Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan’a ilhak etmekti” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Anavatan Türkiye buna seyirci kalamazdı ve uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kullanarak, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nı gerçekleştirdi. Barış Harekatı ile tüm Kıbrıs’a barış gelirken, halkımız da özgürlük ve bağımsızlığına kavuştu. Barış Harekatı ile halkımız kendi vatanına kavuşurken, 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Bunu ise 15 Kasım 1983 tarihinde ilan edilen KKTC izledi. Ve bugün kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında egemen, özgür ve korkusuz olarak yaşıyoruz. İşte bu nedenlerle ‘KKTC’den vazgeçilemez’ diyoruz” ifadelerini kullandı.
“Rum tarafının federasyon anlayışı Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak, Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve halkımızı azınlık yapmayı içerirken, bunları kabul etmemiz mümkün değildi” diyen Tatar, “Değişmeyen Rum zihniyetine göre; Kıbrıs Türk halkı Rum’a eşit değildir, Kıbrıs Türk halkı azınlıktır, egemenlik hakkı olamaz, devlet yönetiminde eşit haklara sahip olamaz. Bunları da kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı.
“Resmi müzakerelerin başlayabilmesi için devletimiz ve egemenliğimiz kabul edilmeli”
Özellikle Annan Planı referandumunda ve Crans Montana’da yaşananların federal temele dayalı bir anlaşmanın mümkün olamayacağını bir kez daha gözler önüne serdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu nedenle de Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak egemen eşit iki ayrı devletin iş birliğine dayalı çözüm önerisini gündeme getirdim. Bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm önerisini ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koydum. Brüksel ve New York’ta yapılan görüşmelerde de egemen eşit ayrı devletin iş birliğine dayalı çözüm önerimizi tekrarladım. Bu önerimizden geri adım atmayacağımızı ve resmi müzakerelerin başlayabilmesi için devletimizin ve egemenliğimizin kabul edilmesi gerektiğini bir kez daha belirttim. Diyalog yolunu açık tutarken, Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmadan yanayız. Bunun da yolu federal temele dayalı bir anlaşmadan değil, egemen eşit iki devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir. Beklentim ve temennim, Rum tarafının gerçekleri kabul etmesi ve bu çözüm önerimize yanaşmasıdır” dedi.
“Anavatan Türkiye en büyük gücümüzdür”
KKTC’nin 38 yılda yönetsel, yargısal ve tüm diğer kurumları ile demokrasinin ve halk iradesinin esas alındığı çağdaş bir yapıya ulaştığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “KKTC tanınmamış olsa bile bir gerçektir ve vardır. Var olmaya da devam edecektir. Anavatan Türkiye ise en büyük gücümüzdür” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Pandemi sürecinde sağlık altyapımızı daha da güçlendirirken, KKTC’nin 37. yıl dönümü olan 15 Kasım 2020 tarihinde Anavatan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Pandemi Hastanesi’nin açılışını yapmıştık. Diğer ihtiyaçlarımızın yanı sıra, aşı ihtiyacımız da Anavatan Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Bu nedenlerle, Anavatan Türkiye ile Sayın Erdoğan’a halkım adına bir kez daha teşekkürlerimi sunarım” ifadelerini kullandı.
“Kapalı Maraş açılımı engellenemez”
KKTC’nin önemli dönüm noktalarından birinin de Kapalı Maraş açılımı olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, “Başbakanlığım dönemimde gündeme gelen bu açılım ile 8 Ekim 2020 tarihinde kapalı Maraş’ın kamuya ait bazı bölgeleri ile sahil şeridinin bir bölümü halkın kullanımına açıldı. Bu açılım ile birlikte ülke turizmi yeni bir hamle yakalarken, bunun ekonomimize de olumlu katkılarını görmekteyiz. Uluslararası hukuk ve insan hakları temel alınarak, kapalı Maraş’ın yüzde üç buçukluk bir bölümü de 20 Temmuz 2021 tarihinde askeri bölge statüsünden çıkarıldı ve mülk sahiplerine Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvurma hakkı tanındı. Bugüne kadar 400’ün üzerinde Rum, Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuruda bulunurken, Rum Yönetimi bu başvuruları engellemek için her yolu ve yöntemi kullanıyor. Ama ne var ki, Kapalı Maraş açılımı engellenemez” dedi.
“Mavi Vatan doktrinini korumak için her türlü mücadelede bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz”
Kıbrıs’ta ve bölgede hidrokarbon ve enerji kaynakları üzerinde büyük bir mücadele sürdüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum-Yunan ikilisi ile emperyalist güçler, Doğu Akdeniz’e Türk egemenliğinin dayanak noktası olan KKTC’yi yok edip, Anavatan Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ana hedefleri ise Türkiye’yi kuşatmak ve enerji kaynaklarına sahip çıkmaktır. Bu hedefe ulaşabilmek için Rum-Yunan ikilisi sürekli olarak silahlanmakta ve gerginliği tırmandırmaktadır. Bunlara karşı da seyirci kalmamız beklenemez. Bu doğrultuda da KKTC’nin ve anavatan Türkiye’nin hak ve menfaatleri ile stratejik çıkarlarının korunması oldukça önemlidir. Vatan topraklarının yanı sıra havada ve denizlerdeki haklarımızı içeren Mavi Vatan doktrinini korumak için her türlü mücadelede bulunduk ve bulunmaya da devam ediyoruz. Burada başarının ve güçlü olmanın yolu da Anavatan Türkiye ile birlikteliğimizden geçmektedir” dedi.
“Köklerimiz ve soyumuz Anadolu’dadır”
“Köklerimiz ve soyumuz Anadolu’dadır” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs 1571 yılında 80 bin şehit verilerek, fethedilirken, atalarımız Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelerek, Kıbrıs’a yerleşmişler ve burayı vatan bilmişlerdir. O günden bu yana Türkiye ile can, kan ve gönül bağımız vardır. Bu da en büyük gücümüzdür. En büyük gücümüzün Anavatan Türkiye olduğunu çok iyi bilen Rum-Yunan ikilisi ile emperyalist güçler, Anavatan Türkiye ile olan bağlarımızı koparmak, bizleri yalnızlaştırıp, istedikleri çözüm çeklini dayatmak için her yolu ve yöntemi kullanmaya devam ediyorlar. Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde de Anavatan Türkiye ile olan ilişkimiz ve yakınlığımız zaafa uğratılırken, büyük yaralar açılmıştı” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Cumhurbaşkanı seçilmeden önce belirttiğim gibi, benim en büyük görevlerimden biri Anavatan Türkiye ile olan bağlarımızı daha da güçlendirmek, Anadolu halkına ulusal davamızı anlatmak, ekonomik ve sosyal ilişkileri geliştirmektir. Bu nedenlerle her davet aldığımda, Anadolu’nun çeşitli şehirlerini ziyaret etmekteyim. Ziyaret ettiğim yerlerde, şahsımda Kıbrıs Türk halkına gösterilen büyük sevgi ve dayanışma, bizlere daha da güç vermektedir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz"
KKTC’nin 38. yıl dönümünü kutlarken, tüm dünyaya seslenen Cumhurbaşkanı Tatar, “Devletimizden, egemenliğimizden, özgürlüğümüzden, anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden asla vazgeçmeyeceğiz. 1974 öncesinin karanlık günlerine dönmeyeceğiz, Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yama ve azınlık olmayacağız. Devlet kuran onurlu bir halk olarak kendi vatanımızda, kendi devletimizin çatısı altında yaşamaya devam edeceğiz” dedi.