- Haberler
- Kültür Sanat
- Gaziantep'te Sezai Karakoç anısına konferans
Gaziantep'te Sezai Karakoç anısına konferans
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi tarafından hazırlanan Diriliş Şairi Sezai Karakoç Konferansı GAÜN İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi tarafından hazırlanan Diriliş Şairi Sezai Karakoç Konferansı GAÜN İlahiyat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Konferansın açılışında konuşan GAÜN İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Akbaş, İlahiyat Fakültesinde Kelam dersinde Allah’ın ‘Hayy’ sıfatını öğrendiklerini hatırlatarak, Diriliş Şairi Sezai Karakoç’un ‘Hayy’ sıfatının tecellisi için şiirler, yazılar yazdığını söyledi. Prof. Dr. Akbaş, “Biz Allah’ın sıfatlarını öğreniyoruz ama bizim üzerimizdeki tecellisini fazla gösteremiyoruz. Allah’ın Hayy sıfatının üzerimize tecelli etmesi gerekir. O yüzden Sezai Karakoç ‘diriliş’ dedi. Bunun dergisini çıkardı, şiirlerini yazdı. Heyecan kaynakları kurutulmuş bir ümmet için ‘diriliş’ dedi. Güzel şeyler söyledi, güzel yaşadı, güzel bir şekilde vefat etti ve en güzele doğru yola çıktı. Hocalarımızdan bu güzel diriliş şairini dinleyeceğiz” şeklinde konuştu. Fakülte öğrencilerinden Asena Zerrin Cihan’ın şiir okuması sonrasında başlayan, ModeratörlüğünüGAÜN İlahiyat Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Soğukoğlu’nun yaptığı konferansa; Dr. Maruf Çelik ve Araştırmacı Yazar Saadettin Acar konuşmacı olarak katıldı.
"Sezai Karakoç kutup yıldızı misaliydi"
Sezai Karakoç’u bir yıldıza benzeten Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Soğukoğlu, “Bir neslin nereye gitmesini gösteren gökteki bir yıldız gibiydi. Hani deriz ya bir yıldız kaydı. Yıldızlar kayar ama kutup yıldızları kaydığı zaman yerlerinde eser bırakırlar. Arkasından gelecek nesiller için o eserler, her ne kadar kendisi aramızda olmasa da takip edilmeye bir yol olurlar” diye konuştu.
Yaşarken bir efsaneydi"
Sezai Karakoç’un yaşamından ve anılarından kesitler sunan Araştırmacı Yazar Saadettin Acar da konuşmasında şu ifadelerde bulundu:“Sezai Karakoç’un yaşarken, dünyada olup dünyanın dışındaymış gibi bir ismi vardı. Bu isim yer yer bir efsane halini de aldı. Sezai Karakoç, hayattayken efsaneye dönüşmüş az insandan biridir. Fotoğrafı çok azdır, sahnelere çıkmazdı. Şöhret onu kovalarken o şöhretten kaçardı. Dünyalık, dünya ehli, makam ehli ile görünmedi. Onlarla aynı kareye girmedi. Dünyayı imar ve inşa etmemiz gerektiğini; dünyayı ekonomik, sosyal, iktisadi anlamda kalkındırmamız gerektiğini söylerken bunun teorik zeminini kurarken aslında kendisi hep dünyanın dışında bu dünyayı kalbine almadan yaşamayı başaran birisiydi.”
"Zahitçe bir hayat yaşadı"
Sezai Karakoç’un Kur’an’ın beyan sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirdiğini vurgulayan Dr. Maruf Çelik ise konuşmasında şunları söyledi:
"Üstad’ın özellikle üzerinde durulması gereken ve bugünkü Müslümanlara en faydalı olan yönü O’nun bütün boyutlarıyla dünyevileşmeye karşı sergilediği koruma kalkanıdır. O da bizim gibi beton zeminlerde yaşadı, soluduğumuz havayı teneffüs etti. Fakat pergelin güçlü ayağını dünyaya değil, ukbaya ayarlamıştı. Ne dünya ehli oldu ne de kölesi. Böylece dünyevileşmenin her iki boyutu şahsiyetine sirayet etmedi. Ne mal, ne makam ne de diğer dünyevi metalar onu cezbedebildi. Zahitçe bir hayat yaşadı. İzzet-i nefsiyle, onuruyla, çilesiyle ömrünü tamamladı.”