Erken Tanı ile Diyabetik Retinopatinin Risklerini Azaltın

Kaşkaloğlu Göz Hastanesi hekimlerinden Prof. Dr. Tansu Erakgün, görme kaybı nedenleri arasında en sık rastlanan Diyabetik Retinopati hastalığının tedavisinde erken tanının önemli olduğunu söyledi.

Özellikle Tip 2 şeker hastalığına bağlı olarak genellikle ileri yaşlarda görülen Diyabetik Retinopati'nin sinsi bir şekilde ilerlediğini belirten Prof. Dr. Tansu Erakgün, hastalığın genelde ileri safhalarda fark edildiğini ve görme kayıplarına yol açabildiğini belirtti.

Diyabet hastalığının vücudun genel sağlığının yanısıra gözleri de olumsuz olarak etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Erakgün, “Diyabet, beyin, böbrek ve gözlerdeki küçük damar sistemlerini etkileyerek hastalıklara neden olur. Diyabetik Retinopati kendini hemen belli etmez. Kişi görme konusunda bir sorun hissetmese bile uzun yıllar sonunda görme kaybı yaşayabilir. Hatta hastalığın ilerleyişine göre kör bile olabilir. Hastalık kendini belli edecek bulgular verince geç kalınmış oluyor. Tedavide ancak kısmi bir düzelme veya mevcut göz durumunun korunması sağlanıyor. Bu nedenle şeker hastalığı bulunanlar mutlaka düzenli olarak göz kontrolünden geçmelidir” dedi.

GÖRME KAYBINA NEDEN OLUYOR

Prof. Dr. Tansu Erakgün, Diyabetik retinopatinin görme merkezinde kanama ve ödeme yol açması yüzünden görüş kaybına hatta körlüğe yol açabildiğini söyledi.

Prof. Dr. Erakgün, şu bilgileri verdi: “Vücudumuz gözdeki oksijen yetersizliğini telafi etmek için istenmeyen yeni damar oluşumuna yol açıyor. Bunun sonucunda sağlıklı olmayan ve kırılgan yapıdaki damarlar kanamaya neden oluyor. Diyabetik Retinopati genelde iki gözde birden görülüyor. Kimi durumlarda farklı gözlerde asimetrik gelişim de gösterebiliyor. Belli bir hasar derecesini aşınca ancak kısmi tedavi olabiliyor. Diyabetik retinopatide belli tanı yöntemleri kullanılarak birtakım kriterlere göre tedavi planlanıyor. OCT ve Göz Anjiyosu ile görme merkezinde ödem ve istenmeyen damar oluşumları ortaya konuyor. Görme merkezinde ödem gelişmiş ise iğne tedavisi uygulanıyor. Bu tedavi özellikle son 15 yılda sıklıkla başvurduğumuz bir yöntem. İğne tedavisi kanamayı durduruyor ve görme merkezindeki ödemi de kurutuyor. Tedavi sürecinde duruma göre bu işlem tekrarlanabiliyor. Bir diğer uygulanan yöntem ise Yeşil Argon Lazer tedavisi. Lazerle retinanın oksijen ihtiyacı azaltılıp yeni damar oluşmasının önüne geçiliyor. İleri derecedeki süreçlerde ise Vitrektomi yöntemiyle ameliyat gerçekleştiriliyor. Vitrektomi yöntemiyle göz içinde oluşan kanama temizleniyor. Kanamaya yol açan damarlar ve zar oluşumu da tedavi ediliyor”

YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ GEREKİYOR

Diyabetik Retinopati'nin tamamen tedavi edilebilen bir hastalık olmadığı bilgisini veren Prof. Dr. Tansu Erakgün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vücutta diyabet rahatsızlığı devam ettikçe bu hastalık da ilerleyebilir veya tekrar edebilir. Diyabet, sıklıkla obezite, sağlıksız beslenme, aşırı kilo, hipertansiyon ile birliktelik gösterir. Bu nedenle diyabetin yanısıra, obezite, hipertansiyon ile sağlıksız beslenmenin önüne geçilmeli ve kontrollü bir şekilde kilo verilmelidir. Yaşam tarzı değişikliği bu hastalığın tedavisinde önem taşımaktadır. Çok küçük yaşlarda ve gençlerde de diabetin bir türü olan Tip 1 diyabet görülebilir. Bu nedenle diyabetik retinopati erken bir yaşta, örneğin 20'li yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Aynı tanı ve tedavi yöntemleri uygulanıyor. Hastanın gençliği nedeniyle önünde uzun bir yaşam olduğu göz önüne alındığında bu hastalığı kontrol altına alarak mücadele etmesi gerekiyor. Bu hastalık ülkemizde de sıklıkla görülüyor. Şeker rahatsızlığı bulunanların herhangi bir görme şikayeti bulunmasa bile bu konuda bilinçli bir şekilde hareket etmeleri ve düzenli aralıklarla muayene olmaları gerekiyor”

Bakmadan Geçme