Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Siyasette Diyalog Vurgusu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı'nın ardından basın açıklaması yaptı.
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında tarihî sıfatının tam olarak ete kemiğe büründüğü bir dönemden geçmekteyiz. Dünya ve insanlık tarihine yön veren bu hadiselerin hemen hemen tamamı Türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyada cereyan ediyor. Bu hadiselerin doğrudan etkilediği ülkelerin en başında da hiç tartışmasız Türkiye geliyor. Temkin, tedbir ve teyakkuzu bir an bile elden bırakmanın ağır sonuçlarının olacağının gayet farkındayız. Rehavete kapılma, gardımızı düşürme, hadiseleri seyrine bırakma gibi bir lüksümüzün olmadığını çok net biçimde görüyoruz. Karşımızdaki tabloyu binlerce yıllık birikimin neticesinde tekemmül ve tebellür eden devlet aklının geniş merceğinden bakarak okuyoruz. Bunun için dibini görmediğimiz suya adım atmıyoruz. Bin yıllık mirasın, yüz yıllık ufkun rehberliğinde bütün süreçleri titizlikle yönetiyoruz. Hamaset ve nostaljiyle değil, stratejik akıl ve sabırla hareket ediyoruz. Allah’ın yardımı, aziz milletimizin desteği, mazlum ve mağdurların duasıyla hedeflerimize doğru emin adımlarla yürüyoruz. Elbette daha yapacak çok işimiz, gidecek daha çok yolumuz var. Ama biz kararlıyız, azimliyiz, hedefe varmak için sabırsızlaşan ok misali büyük ve güçlü Türkiye idealine kenetlenmiş durumdayız.
“TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA BÜYÜTMEYE, GÜÇLENDİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Türkiye Yüzyılı’nın yavaş yavaş söken şafağı karşısında milletimiz gibi, yüzünü ülkemize çevirmiş milyonlar gibi büyük bir heyecan içindeyiz. Önümüze çıkan engeller ne kadar çetrefil olursa olsun her birini aşacak irade, gayret, kudret ve kuvvete Allah’ın izniyle ziyadesiyle sahibiz. Artan tehditler karşısında ülkemizin hak, hukuk ve menfaatlerini muhafaza ve müdafaa ediyoruz. Tüm bu süreçlerde kimin ne dediğine değil, 22 yıldır bize istikamet çizen aziz milletimizin ne dediğine bakıyoruz. Muhalefetin bizi çekmeye çalıştığı sahte, sakat ve faydasız gündemlerin hiçbirine takılmıyor, hiçbirini zerre miskal umursamıyoruz. Hayat nehrinde bulunmadan, donmadan akarken iki günü birbirine eşit olanın ziyanda olduğu gerçeğinden hareketle her günümüzü, her anımızı milletimize hizmet yolunda en güzel şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz.
Sorumluluğumuzun büyük yükümüzün ağır olduğu bir gerçektir, keza 22 yıldır milletimizin güvenine, teveccühüne mazhar olmanın bize ağır bir emanet yüklediğinin de fevkalade bilincindeyiz. Hamdolsun bugüne kadar bu emanete halel getirmedik, milletimizi mahcup etmedik, milletimize hiçbir zaman mahcup olmadık, inşallah bundan sonra da milletin emanetine leke sürdürmeyecek, millî iradeye kesinlikle gölge düşürmeyecek, Türkiye’yi her alanda büyütmeye, güçlendirmeye devam edeceğiz.
Ekonomiden sağlığa, güvenlikten çevre ve şehirciliğine, turizmden bölgemizde ve ülkemizde yaşanan son gelişmelere kadar pek çok konuyu ele aldığımız bir Kabine Toplantımızı daha az önce tamamladık. Geçen haftaki Kabine Toplantımızı Bolu Kartalkaya’daki yangının derin üzüntüsünü yaşadığımız bir atmosferde gerçekleştirmiştik. Yangın faciasında vefat eden 78 kardeşimizin her birine bugün bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Sevdiklerini ve yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza sabrı cemil diliyor, başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Yangından yaralı olarak kurtulan 51 kardeşimizden tedavileri devam eden iki vatandaşımıza acil şifalar temenni ediyorum.
“KARTALKAYA’DA İHMALİ OLANLARIN ADALET ÖNÜNDE CANININ YANACAĞINDAN KİMSENİN ŞÜPHESİ OLMASIN”
Facianın üzerinden geçen iki haftaya rağmen acımız da, öfkemiz de hâlen çok büyük. Tek bir kişiyi dahi atlamadan sorumluların hepsinin yargıya hesap vermesi ve adaletin tecellisi için gereken neyse yapıyoruz ve yapacağız. Meclisimizde kurulması kararlaştırılan araştırma komisyonunu da bu sürece katkı verecek, bir daha benzer felaketlerin yaşanmaması için alınması icap eden tedbirleri, mevzuat düzenlemelerini ve diğer hususları belirleyecektir. Yangından hemen sonra görevlendirmesi yapılan mülkiye, çalışma ve turizm başmüfettişlerimiz raporlarını tamamlıyorlar. Bu raporlar soruşturmayı yürüten başsavcılığımızla da paylaşılmaktadır. Şunu tekrar açık açık belirtmek durumundayım: Bir gecelik hasılatını masraf olur diyerek yangın tedbirlerine harcamayan açgözlüler başta olmak üzere hatası, kusuru, ihmali veya yanlışı olan kim varsa hepsinden tek tek hesap sorulacaktır. Kaybettiğimiz canlarla canımız yandı, yüreğimiz yandı, ihmali olanların da adalet önünde canının yanacağından kimsenin şüphesi olmasın. Rabbim milletimiz ve ülkemizi bu tür büyük acılardan muhafaza eylesin diyorum.
Burada şunu da altını çizerek vurgulamakta fayda görüyorum: Turizm sektörümüzün de yine bu kürsüden daha evvel dikkat çektiğim tamahkârlıkla mücadele konusunda artık elini değil tüm vücudunu taşın altına koyması gerekiyor. Her yıl daha çok turist ağırlayıp daha fazla para kazanırken, güvenliğe, konfora ve hizmete daha az yatırım yapamazsınız. Bakın geçen sene 62 milyon 232 bin kişiyi ülkemizde ağırladık, turizm gelirimiz ise 61 milyar 103 milyon dolarla rekor kırdı, 2024 yılı için açıkladığımız hedeflerin de ötesine geçmiş olduk. Turizmde 2025 yılı için hedefimiz 65 milyon ziyaretti, 64 milyar dolar gelir. İnşallah yakın vadede 100 milyar dolar rakamına ulaşmayı ümit ediyoruz. Şayet bu lige yükselmek istiyorsak zihniyet değişikliğine gitmemiz şart. İnsan hayatına ve onuruna gerekli değeri vermeyen bir anlayışın bilhassa turizm sektöründe asla başarı şansı yoktur. Sektörün sağlıklı büyüyebilmesi için çürükleri ayıklaması tercihten öte zaruret hâlini almıştır. Hepimizin yüreğini dağlayan Bolu Kartalkaya faciasından turizmcilerimizin de gereken dersi çıkaracaklarına inanıyorum.
“SAĞLIKTA, DÜNYADA ÖRNEK GÖSTERİLEN BİR SİSTEMİ MİLLETİMİZİN İSTİFADESİNE SUNDUK”
Sağlık, iktidarlarımızın son 22 yılda en büyük yatırımları yaptığı alanların başında geliyor. Bizden önce imtiyazlı bir kesim dışında halkımızın çoğu için nitelikli sağlık hizmeti almak ciddi bir problemdi. Çözüm değil sorun üreten, derman değil dert üreten bu sistemi son 22 yılda attığımız adımlarla eski Türkiye’nin kötü bir hatırası olarak geride bıraktık. Bunun yerine ulaşılabilirlik ve hizmet standardı açısından dünyada örnek gösterilen bir sistemi milletimizin istifadesine sunduk. Sağlık altyapımızın kapasitesini özellikle koronavirüs salgını döneminde 85 milyon olarak yakinen tecrübe ettik. Gelişmiş ülkelerin dahi altında ezildiği bir sağlık krizini biz hamdolsun başarıyla yönettik. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre sağlık sistemini güncelliyor, eksiklerini gideriyoruz.
Önceki ay, koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeliyle sağlıklı Türkiye Yüzyılı programımızı duyurduk. Koruyan sağlık modelimizde vatandaşlarımızın sağlık hizmetine eriştiği ilk kapı aile hekimlerimiz olacak. Böylece vatandaşlarımız doğru yerde, doğru zamanda etkin tedaviye ulaşacak, hastanelerimizdeki yoğunluk da azalacak.
Doktorlarımızın her bir vatandaşımıza daha fazla vakit ayırabilmesi için de yeni uygulamaları devreye alıyoruz. Aile hekimlerimizi hastane randevu sistemine entegre ediyoruz. Hastanelerimizde aile hekimlerimiz için randevu kontenjanları ayırdık.
“KRONİK HASTALIĞA SAHİP VATANDAŞLARIMIZIN RAPORLU İLAÇLARINI YAZDIRMAK İÇİN HASTANELERE GİTME ZORUNLULUĞUNU KALDIRDIK”
2025 yılında ilave bin aile sağlığı merkezimizi daha açarak koruyucu sağlık altyapımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz.
Aile hekimlerimiz sadece ilk bir ay içerisinde 5 milyon 200 vatandaşımıza sağlık taraması yaptı. 620 bin vatandaşımız da koroner arter hastalığı, hipertansiyon ve diyabet gibi önemli hastalıklara erken tanı konuldu. Erken tanı konulan vatandaşlarımız yakın takibe alındı, tetkik ve tedavileri için gerekli yönlendirmeler yapıldı. Kronik hastalığa sahip vatandaşlarımızın raporlu ilaçlarını yazdırmak için hastanelere gitme zorunluluğunu kaldırdık. Artık bu ilaçları aile hekimleri yazabilecek. Bu durum vatandaşlarımıza büyük kolaylık sağlayacağı gibi, hastanelerde oluşan yükü de hafifletecek. Bir diğer husus, dünyanın genelinde ülkemizde çok yüksek oranda seyreden ilaç özelikle antibiyotik ve ağrı kesici kullanımıdır. İleriki dönem de ciddi sıkıntılara yol açan bu meseleyi de makul seviyelere çekmeyi hedefliyoruz. Buradan vatandaşlarımıza, hekimlerimize güvenmelerini, kendi sağlıkları için doktor tavsiyesi olmadan ilaç kullanımından uzak durmaları gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz.
Yine geçtiğimiz hafta sağlık hizmetlerimizin kalitesini daha da yükseltecek ve istismarların önüne geçecek bir adım daha atıldı. Sağlık Bakanlığımız tarafından Özel Hastaneler Yönetmeliğinde bazı önemli değişikliklere gidildi. Yapılan değişiklikle gerek hizmet standartları, gerek ücret politikaları, gerekse denetim konusunda özel hastanelerimizde artık farklı bir çalışma kültürünün yerleşeceğine inanıyorum.
“DEPREMZEDELERİMİZİN DURUMU VE İHTİYAÇLARI HER ZAMAN GÜNDEMİMİZİN İLK SIRASINDA YER ALDI”
6 Şubat 2025 Perşembe günü 53 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz asrın felaketinin ikinci yıl dönümünü geride bırakacağız. Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden kardeşlerimizi tekrar rahmetle yâd ediyor, ailelerine Yüce Allah’tan sabır diliyorum. İlk günden beri her Kabine Toplantımızda deprem bölgesinde yürütülen çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulunduk. Başkalarının gündemi ne olursa olsun depremzedelerimizin durumu ve ihtiyaçları her zaman bizim gündemimizin ilk sırasında yer aldı. Yapılan çalışmaları bizzat takip ettik, nerede tıkanıklık varsa açılması için müdahale ettik. Engellerin aşılması için ne yapılması gerekiyorsa yaptık, her fırsatta deprem bölgesini ziyaret ederek depremzede kardeşlerimizle kucaklaştık, dertleştik, inşa ve ihya çalışmalarını yerinde gördük. Depremin üzerinden iki yıl bile geçmeden 201 bin 431 bağımsız birimi hak sahiplerine teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık. Hükûmet bu enkazın altında kalır ifadesiyle nasıl bir ruh hâlinde olduklarını gösteren kifayetsiz muhterislere cevabımızı daha çok konut ve iş yeri teslim ederek verdik. İnşallah Perşembe günü Adıyaman’ın misafiri olacağız. Hem Adıyamanlı kardeşlerimizle hasret gideceğiz hem de iki yılda neler yaptığımızı milletimizle ve Adıyaman halkıyla paylaşacağız.
Kabine Toplantımızda ilgili bakanlarımızdan son bilgileri aldık. Amacımız afetzede şehirlerimizi altyapısıyla, üst yapısıyla, tarihî ve doğal güzellikleriyle eskisinden daha görkemli, daha dayanıklı hâle getirmektir. İlk gün ne dediysek, bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Yaralar tamamen sarılmadan, hak sahibi kardeşlerimiz ev ve iş yerlerine kavuşmadan bize durmak, dinlenmek yok.
“ŞEHİRLERİMİZİ DEPREME DAYANIKLI HÂLE GETİRMEK DIŞINDA BİR SEÇENEĞİMİZ YOK”
Seçim döneminde bedava ev vaat edip, iki yıldır ortalıkta görünmeyenler elbette bizim gayretimizi ve mücadelemizi anlayamazlar. Sırf sandıktan istediği sonuç çıkmadı diye depremzede kardeşlerimize hakaret edenler bizim samimiyetimizi idrak edemez. Hep söylediğim gibi siyasi tercihi ne olursa olsun depremzedelerimizi deprem turistlerinin insafına bırakmayacağız. Gidin ne yaparsanız yapın, ama biz giden canları geri getiremezsek de inşallah mümkün olan en kısa sürede depremin izlerini tamamen silmiş olacağız.
Son birkaç gündür Ege’nin Yunanistan tarafında yaşanan sarsıntılar hem yaptığımız çalışmaların değerini hem de depreme hazırlık konusunun ülkemiz için bir beka meselesi olduğunu bizlere tekrar hatırlatmaktadır. İstanbul başta olmak üzere şehirlerimizi süratle depreme dayanıklı hâle getirmek dışında bir seçeneğimiz bulunmuyor. Yerel yöneticilerin de artık bu konuya hak ettiği önemi vermesi, siyasi ikbal peşinde koşmak yerine, kentsel dönüşüm projeleriyle yönettikleri şehirleri depreme hazırlaması gerektiğini bugün tekrar ifade etmek istiyorum.
Son Kabine Toplantımızdan bugüne hem il kongrelerimizde teşkilatımızla buluştuk hem bölgemizdeki gelişmeleri anbean takip ettik hem de eser ve hizmet siyasetimizle reform çalışmalarımızdan ödün vermedik.
2025-2029 dönemini kapsayan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesini 23 Ocak Tarihinde milletimizin ve yargı camiamızın takdirine sunduk. Beş amaç, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı 4. Strateji Belgemizle pek çok alanda kayda değer adımlar atıyoruz. Vatandaşlarımızda ciddi şikâyetlere sebep olan trafik emniyetini tehlikeye atanlarla, düğün, nişan, asker uğurlama gibi sebeplerle silahla ateş edenlere yönelik cezaları önemli ölçüde artırıyoruz. Ayrıca kamuoyunda yaygınlaşma emareleri gösteren cezasızlık algısının önüne geçecek uygulamaları ve tedbirleri de devreye alacağız. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyor, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Cumhurbaşkanı Sayın Paul Kagame ve heyetinin 23 Ocak’taki ziyareti Ruanda’dan ülkemize devlet başkanı seviyesinde gerçekleştirilen ilk resmî ziyaret olması hasebiyle son derece önemliydi. Türkiye ile Ruanda arasında imzalanan dört anlaşma ile bu ziyareti taçlandırdık. Afrika Kıtası’ndaki tüm ülkelerle kazan-kazan ve eşit ortaklık temelinde iş birliğimizi daha da geliştirmek arzusundayız. 11 Aralık’ta ev sahipliğimizde Etiyopya ile Somali arasında gerçekleşen tarihi zirve ve mutabakat ülkemizin duruşunu ve kıta ülkeleri nezdindeki itibarını göstermesi açısından önemli bir referanstır. İnşallah bundan sonra da barış, adalet ve kalkınma için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bosna Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı Denis Zvizdiç’i kabulümüzde bu ülkedeki ve Balkanlar’daki güncel gelişmeleri ele aldık. Türkiye-Azerbaycan-Özbekistan dışişleri, ticaret ve ulaştırma bakanlarını kabulümüz Türk dünyası ile iş birliğine atfettiğimiz önemin bir nişanesiydi. Türk dünyası olarak merhum İsmail Gaspıralı’nın ‘dilde, fikirde, işte birlik’ şiarına uygun şekilde her alanda dayanışmamızı güçlendiriyoruz.
“GAZZELİ KARDEŞLERİMİZİ YALNIZ BIRAKMAMAMIZ GEREKİYOR”
Hamas Şura Meclisi Başkanı Sayın Muhammed Derviş ve beraberindeki heyetle Gazze’deki son durumu detaylıca değerlendirdik. Ülkemizin katkılarıyla sağlanan ateşkes mutabakatının kalıcı hâle gelmesi için bize düşen ne varsa yapmaya hazır olduğumuzu kendilerine açıkça ifade ettim. Hamas heyeti de Türkiye’nin Filistin davasına ve Gazze halkına verdiği güçlü destek için müteşekkir olduklarını söylediler. Esir ve tutuklu takasları, İsrail’in tüm kışkırtmalarına rağmen devam ediyor. 15 aylık ağır ablukanın ve yıkımın ardından Gazze’ye insani yardımlar da girmeye başladı. Şunu tüm samimiyetimle belirtmek isterim: Gazzeli kardeşlerimizin evlerine, topraklarına, vatanlarına sahip çıkma iradelerini gördükçe onlara olan saygımız daha da artmaktadır. İsrail tarafından salınan tutuklular ile Hamas’ın bıraktığı esirler arasındaki devasa farka bakmak bile zihniyet farkını görmek için kâfidir. Gazzeli kardeşlerimizi bu dönemde yalnız bırakmamamız gerekiyor. Ramazan-ı Şerif öncesinde Gazzeli mazlumlara daha fazla destek olma çağrımı bugün bir kez daha tekrarlıyorum.
30 Ocak tarihinde kura töreni heyecanını paylaştığımız 1.075 hâkim ve savcımızı tebrik ediyor, her birine vazifelerinde başarılar diliyorum.
Yarıyıl tatili sonrasında bugün okulları arkadaşları ve öğretmenleriyle buluşan tüm öğrencilerimize Rabbimden zihin açıklığı temenni ediyorum.
Son olarak tarımda üretimin artması ve kırsalda kalkınmanın sağlanması için çalışmalarımızı çok yönlü bir şekilde sürdürüyoruz. Kırsalda Bereket, Hayvancılığa Destek Projesi’yle hayvancılık yapan aile işletmelerimizi güçlendirmeyi, gençlerimizin ve kadınlarımızın tarım sektöründe daha fazla yer almalarını amaçlıyoruz. Hâlihazırda faaliyette olan aile işletmelerinin yanı sıra, ilk kez hayvancılık yapacak genç ve kadınlar bu projeden istifade edebilecek. Proje kapsamında TİGEM işletmelerimizdeki gebe büyükbaş hayvanları uygun maliyetlerde üreticilerimize vereceğiz. Üreticilerimiz Ziraat Bankası’ndan iki yıla kadar ödemesiz üç veya beş yıl geri ödemeli olarak sübvansiyonlu kredi kullanabilecek. Üreticilerimizin bir yıl boyunca aylık bir asgari ücret tutarı kadar, yani toplamda 270 bin liralık bakım ve besleme giderini biz karşılayacağız. Ayrıca üreticilerimiz hayvanlarını TARSİM’den bir yıl sigortalı olarak alacak, bunun da bedeli devletimiz tarafından ödenecek. Projede 15 olan hayvan sayısını veteriner hekim, ziraat mühendisi, gıda mühendisi gibi meslek gruplarından gençlerimizin yapacağı başvurularda 30 olarak uygulayacağız. Bunda da gayemiz; bu mesleklerden mezun olmuş gençlerimizin kendi işlerini kurması ve kendi memleketlerine fayda sağlamalarıdır. Deprem bölgesindeki üreticilerimize bu projede de öncelik vereceğiz. Hayvancılıkta yerli ve yeterli üretime ciddi katkı sunacak projenin hayırlı olmasını diliyorum.”
Kaynak: tccb.gov.tr