Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kendi ülkesini küresel sermayeye kötülüyor'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'CHP ve HDP ile onlarla birlikte hareket eden marjinal çevreler yalanda ve iftirada adeta sınır tanımıyorlar. CHP Genel Başkanı Türkiye'nin tüm milli meselelerinde sinsi, hasmane ve yıkıcı tavır içindedir. Yani yabancılara 'Türkiye'ye yatırım yapmayın' diyor. Kendi ülkesini küresel sermayeye kötüleyerek dış yatırım gelmesinin önüne geçmeye çalışmanın adı açıkça söylemek gerekirse ihanetin dik alasıdır' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”CHP ve HDP ile onlarla birlikte hareket eden marjinal çevreler yalanda ve iftirada adeta sınır tanımıyorlar. CHP Genel Başkanı Türkiye’nin tüm milli meselelerinde sinsi, hasmane ve yıkıcı tavır içindedir. Yani yabancılara ‘Türkiye’ye yatırım yapmayın’ diyor. Kendi ülkesini küresel sermayeye kötüleyerek dış yatırım gelmesinin önüne geçmeye çalışmanın adı açıkça söylemek gerekirse ihanetin dik alasıdır” dedi.
AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Genel Kurulunda CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e yönelik sözlerine tepki göstererek, parlamentonun gereken cevabı vermesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin güvenlikten ekonomiye kadar pek çok cephede aynı anda beka mücadelesi verdiği bir dönemden geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim dışarıdan gelen tehditlerin üstesinden gelme noktasında en küçük bir sıkıntımız yoktur. İster sahada, ister masada olsun ülkemizin ve milletimizin geleceği için tehdit teşkil eden hür türlü hamleyi bertaraf ediyoruz. Teröristleri öne sürüyorlar, ezip geçiyoruz, sınırlarımızı taciz ediyorlar, tehditlerin kaynağına iniyoruz, ekonomimize saldırıyorlar, kısa sürede toparlanıp yolumuza devam ediyoruz. Dışarıdan bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar, dostluklarımızı tazeleyerek bunu da boşa çıkartıyoruz. Son birkaç yılda Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de, sığınmacı meselesinde ve pek çok konuda elde ettiğimiz sonuçlar başlı başına başarı hikayesidir. Bu sorunlar üzerinden Türkiye’ye diz çöktürmeyi planlayanlar ülkemizin elde ettiği başarılar karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar” diye konuştu.
“CHP Genel Başkanı Türkiye’nin tüm milli meselelerinde sinsi, hasmane ve yıkıcı tavır içindedir”
Yürüttükleri mücadelede en büyük güç ve moral kaynağının milletin desteği olduğunu kaydeden Erdoğan, “Beka mücadelemizde durum böyleyken iç siyasette bambaşka bir fotoğraf ile karşı karşıyayız. Cumhur İttifakı içinde birlikte olduğumuz MHP ve diğer kardeşlerimiz sağ olsunlar bugüne kadar attığımız her adımda bize destek verdiler. Buna karşılık CHP ve HDP ile onlarla birlikte hareket eden marjinal çevreler yalanda ve iftirada adeta sınır tanımıyorlar. CHP Genel Başkanı Türkiye’nin tüm milli meselelerinde sinsi, hasmane ve yıkıcı tavır içindedir. Dünkü grup toplantımızda Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası, istihdam, emeklilik konularındaki yalanlarına cevaplarımızı verdik. Buna rağmen aynı yalanların bir kısmını bizden hemen sonra geçtiği kameralar karşısında yenilerini ekleyerek tekrarlamaktan hicap duymadı. İspatla diyoruz, yapamıyor, yalan söyleme diyoruz, tıyneti icabı bundan kendi geri alamıyor. Madem hakkı söyleyemiyorsun, öyleyse su diyoruz, onu hiç beceremiyor. Ağzını her açtığında dünyanın en büyük devletlerini kurmuş, medeniyetini inşa etmiş ecdadımıza hakaret etmeyi maharet sanıyor. Bu zatın kendi geçmişinden, köklerinden utanması bizi ilgilendirmez. Ama hiç kimsenin milletimizin tarihine, ecdadın aziz hatırasına haksızlık etmesine rıza gösteremeyiz. Bu kişinin sadece ecdada değil, milletimizin bugün yaşayan fertlerine ve bilhassa çocuklarımızın geleceğine de saygısı yok. Neymiş efendim, can ve mal güvenliği olmayan ülkeye yabancı sermaye gelmezmiş. Yani yabancılara ‘Türkiye’ye yatırım yapmayın’ diyor. Kendi ülkesini küresel sermayeye kötüleyerek dış yatırım gelmesinin önüne geçmeye çalışmanın adı açıkça söylemek gerekirse ihanetin dik alasıdır. Neyse ki bu zatı sadece biz değil, küresel sermaye de ciddiye almıyor. Ülkemizde yatırım yapan veya yapmak isteyen küresel sermaye, Türkiye’nin gücünün ve imkanlarının gayet iyi farkında. Türkiye’nin küresel doğrudan yatırımlardan aldığı pay bizim dönemimizde binde 1’den yüzde 1,1’e çıkmıştır. Bay Kemal bunu bir defa öğrenmen lazım. Bay Kemal binde 1 ile yüzde 1,1’i ayırt edemez. Uluslararası firmaların çoğu özellikle Batı medyasının ve ülkemiz karşıtı lobilerin baskılarına rağmen yatırım için Türkiye’yi tercih ediyor. Küresel yatırımlardaki azalma eğilimine rağmen ülkemiz hala cazibesini sürdürüyor. Borsamız rekor kırıyor. Geldiğimizde 10 bin-11 bindeyken şuan itibarıyla borsamız 107 bini yakalamış vaziyette. Tahvil ihracatlarımıza rekor teklifler geliyor. Ülkemize yatırım kararı alan firmayı caydırmak için belli kesimlerin dışarıda ve içeride nasıl çırpındıklarını hep birlikte izliyoruz. Türkiye her alanda tarihinin en büyük mücadelelerini verirken CHP Genel Başkanı acaba neredeydi. 15 Temmuz’da millet canı pahasına darbeye direnirken bu zatın darbeciler eşliğinde tanklar arasından gittiği Bakırköy Belediye Başkanının evindeki rahat koltuğunda televizyon seyrettiğini biz gayet ili biliyoruz. Ekonomimize yönelik saldırılar yaşanırken kendisini hiç ortada görmedik. Terör örgütleri ülkemizi kuşatmak için saldırı üstüne saldırı yaparken, bu zat orada sadece bizi eleştirecek malzeme çıkartmanın peşindeydi. Hatta teröristlere ‘arkadaşlar’ diyerek onları pohpohlamakla meşguldü. Yürüttüğümüz harekatlar konusunda şöyle içten gelen bir ‘hayırlı olsun’ sözünü ağzından duymadık, teröristlere de hiçbir zaman ‘bunlar teröristtir’ dediğini yine ağzından duymadık” şeklinde konuştu.
“Biz bu ahlaksızlara, bu edepsizlere prim verecek durumda değiliz”
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un TBMM Genel Kurulunda AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e yönelik hakaretlerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her milli meselemizde karşımızdakilerin ağzı ve üslubu ile bize saldırdı. Dediğim gibi Allah’a şükür bu zatı sadece biz değil, dünyadaki hiç kimse ciddiye almıyor da, zararı sadece kendi partisiyle sınırlı kalıyor. Bu hastalıklı zihniyet parlamentoda bizim grup başkanvekilimiz hanımefendiye saldırdılar. Aynen geçmişte olduğu gibi. Geçmişte de malum Ecevit o zaman bir bayan milletvekilimize, şimdi Malezya Büyükelçimiz, ona ‘susturun bu kadını’ diye hakaret etmişti. Şimdi dün de herhalde oradan ilhamla Grup Başkanvekilimiz Özlem Hanım’a ‘susturun bu kadını’ diyecek kadar ahlaksız, edepsiz bir şekilde davranan bir CHP’nin yetkilileri var. Biz bu ahlaksızlara, bu edepsizlere prim verecek durumda değiliz. Tüm grubumuz, hele hele bir bayan milletvekilimize bu şekilde saldıracak olan ahlaksız, edepsizlere bu parlamento içinde parlamentonun gereken cevabı vermesi lazım. Ceza ise ceza vermesi lazım. ‘Özür diledi.’ Bıraksınlar bu işi. Bunlar öyle kuru özür ile geçiştirilecek işler değil. Neyse parlamentonun içtüzüğündeki, disiplindeki cezai müeyyideler verilmesi lazım. Bu zatların yaptıkları ilk değil, sürekli yaptıkları şeyler bunlar. Başkanları şahsıma, bir diğeri yine bir konuşmasında şahsıma bu parlamentonun çatısı altında her türlü hakareti edepsizce yaptılar. Bunların edepsizleri karşısında artık susmak diye bir şey yok, gereği neyse aynen cevabını vereceğiz. Grup başkanvekilimizin hukukunu tüm grup olarak orada en yüksek seviyede koruma altına almamız hepimizin görevidir. Ben grupta olmadığım için ne olup bittiğini sonradan dinliyorum. Burası yol geçen hanı değil, parlamentodur. Parlamentonun içinde grup başkanvekili bir hanım kardeşimizin hukukunu sonuna kadar korumak bizim görevimizdir. Bu hastalıklı zihniyete rağmen biz güçlüyüz ve güçlenerek yolumuza devam ediyoruz. Ülkemizi bunlara rağmen kalkındırıyoruz” şeklinde konuştu.
“Bizim şuanda IMF ile işimiz yok, biz bize yeteriz”
AK Parti hükümete geldiğinde devletin vatandaşına borçlu olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay Kemal iyi dinle, sen bu işlerden pek anlamazsın ama öğreteceğim sana da bunu. Devlet ‘zorunlu tasarruf’ diyerek, ‘konut edindirme yardımı’ diyerek vatandaşlarından para kesmiş, ancak ne bunun gereğini yerine getirmiş ne de parayı geri ödemişti. Zorunlu tasarruf kesintileri 1 Nisan 1998 ve 2000 yılı Mayıs ayı arasında yapılmıştı. Memurlarla, 10 ve üzeri iş çalıştıran iş yerleri bu sisteme mecburi olarak dahil edilmişti. Sistemdeki kişi sayısı 10 milyonu buluyordu. Hükümete geldikten sonra bu kesintilerin anaparası ve nemasından oluşan dönemin parasıyla 17 milyar liranın üzerinde bir tutarı, devlet işçisine memuruna borçlu olur mu dedik ve hak sahiplerine bunu ödedik. 1987 ile 1995 yılları arasında konut edindirme yardımı adıyla yapılan kesintiler vardır, bu kapsamdaki toplam 8 milyon kişiye de 3,5 milyarın üzerinde ödemeyi biz yaptık. Hükümete geldiğimizde adeta kucağımızda bulduğumuz 23,5 milyar dolar IMF borcumuzu da son kuruşuna kadar Mayıs 2013’de biz ödedik ve o defteri kapattık. Bunlar geçenlerde bize nasihat ediyorlardı, ne diyorlardı, ‘Yine IMF’den borç almanız lazım.’ Geçen buraya gelenlerle özel toplantılar yaptılar, ondan sonra kıvırmaya başladı. Yapılır, yaparız, bunu yapmakta bir sakınca yok, tamam da size mi kaldı. Siz zaten zamanında yaptınız, bu ülkeyi duman ettiniz. Biz geldik bu borçlanmayı ödedik ve defteri kapattık. Bizim şuanda IMF ile işimiz yok, biz bize yeteriz. Bunların hepsi de bizden önceki dönemlerde toplanıp harcanan, ödemişi bize kalan borçlardır. Devlet milletine borçlu olamaz diyerek bu meseleleri çözdük. 2003-2018 yılları arasında ülkemizi ortalama yüzde 5,6 büyüttük. Böylece satın alma paritesine göre dünyanın en büyük 13. ekonomisi haline geldik. 2002’de yıllık sadece 70 milyar lira yatırım yapan Türkiye, bugün yıllık 1 trilyon liranın üzerinde yatırım yapma seviyesine ulaşmıştır. 70 milyar nere, 1 trilyon nere. Genel ticaret sistemimizdeki ihracatımız 180 milyar doları geçerek her ay rekor tazeliyor. Bu yılın ilk 9 ayında dünya ihracatı yüzde 2,6 azalırken, Türkiye’nin ihracatı yüzde 2,9 oranında yükselmiştir. Cari işlemler dengemiz artık açık değil, fazla veriyor. Bu tablo cari açık meselesinin ekonomimizin yumuşak karnı olmaktan çıkmaya başladığını gösteriyor. Döviz kurundaki ve faizlerdeki yükselme sebebiyle kamu borçlanma oranında bir parça artış yaşanmışsa da hala AB kriterlerine göre çok iyi bir durumdayız. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara indirerek, faizleri hızla düşürerek ülkemizin üzerindeki kara bulutları dağıtıyoruz” dedi.
“Endişe etmeyin, tereddüt etmeyin, lütfen kendi sektörünüzde yatırım yapmaya devam edin”
2020 yılının faizlerin çok daha düştüğü bir yıl olacağını belirterek yatırımcılara seslenen Erdoğan, “Buradan girişimcilerimize sesleniyorum, gelin yatırım yapın. Bankalarımızın kapısı artık sizlere açık. Faizdeki oranlar açık ve net ortada, gel yatırım yap. Kendi parana dön, kendi paranı kullanmaktan çekinme. Artık döviz ile borçlanma değil, milli para ile adım atma dönemine döndük ve bunu başarıyla yürütme durumundayız. Şuanda geçen yıl yaşanan sıkıntılar sebebiyle gerileyen konut, otomobil, beyaz eşya satışları ile yeni kurulan şirket sayısının yeniden yükselmeye başlaması ekonomideki toparlanmanın işaretlerinden biridir. Şimdi burada sadece yatırımcılarımıza sesleniyorum, endişe etmeyin, tereddüt etmeyin, lütfen kendi sektörünüzde yatırım yapmaya devam edin” diye konuştu.
Türkiye’nin güvenliğin yanında ekonomi alanında da hedeflerine kararlı bir şekilde ilerlediğini belirten Erdoğan, “Demokrasimizi ve hukuk devletimizi güçlendirmeye, hak ve özgürlüklerin kullanımının genişletilmesine yönelik çalışmalarımızdan asla taviz vermiyoruz. Yargı Reformu Stratejisi Belgesi bu konuda en önemli haritalarımızdan biridir. Son dönemdeki en büyük demokrasi hamlemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmemiz olmuştur. Böylece milletimizin doğrudan yürütme organının temsilcisi olacak kişiyi belirleyebilmesini sağladık. Gücünü milli iradeden alan ve hesabı oraya veren bir yönetim anlayışının ülkemizi çok daha güçlü kıldığına inanıyoruz. Ülkemizdeki herkes kökeni, meşrebi, mezhebi, ideolojisi ne olursa olsun birinci sınıf vatandaşımızdır. Her vatandaşımız tüm haklardan ve özgürlüklerden eşit şekilde yararlanabilir. Bugün artık dünyanın neresinde olursa olsun her Türk vatandaşı ülkesinin gücünün ve desteğinin arkasında olduğunu biliyor. Türkiye’ye yönelik husumet dalgası genellikle halklar değil, yönetimler ve medya nezdinde geçerlidir. Bunun sebebi de Türkiye’nin yazılan senaryolarda kendine biçilen rolü oynamak yerine milli bir siyaset tarzı izlemekte ısrarcı olmasıdır. Bu birilerini ciddi manada rahatsız ediyor. Küresel ve bölgesel düzeyde kendi haklarımızı savunup, politikalarımızı fiilen hayata geçirirken ekonomimizi ve demokrasimizi geliştirmekte de kararlıyız. Demokrasimizi geliştirmek için atmamız gereken yeni adımlar elbette vardır. Aynı şekilde ekonomide yapısal reformları sürdürmemiz gerektiğini biliyoruz. Bunları da önümüzdeki süreçte birer birer hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.