Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Mazlum kod aldı teröristi bize teslim etmeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Mazlum kod adlı, burası ilginç, kırmızı bültenle aranan bir terörist. Aramızda suçluların iadesine dair anlaşma var. Amerika'nın bu adamı bize teslim etmesi lazım. hatta bugün adalet bakanıma da söyledim. İsteyecekler. Böyle bir çalışmanın içindeyiz' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mazlum kod adlı, burası ilginç, kırmızı bültenle aranan bir terörist. Aramızda suçluların iadesine dair anlaşma var. Amerika’nın bu adamı bize teslim etmesi lazım. hatta bugün adalet bakanıma da söyledim. İsteyecekler. Böyle bir çalışmanın içindeyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT1’de düzenlenen programda açıklamalarda bulundu. Mazlum kod adlı teröristin kırmızı bültenle arandığını belirten Erdoğan, “Aramızda suçluların iadesine dair anlaşma var. Amerika’nın bu adamı bize teslim etmesi lazım. Hatta bugün adalet Bakanıma da söyledim. İsteyecekler. Böyle bir çalışmanın içindeyiz. Bütün bunlardan sonra, 9’unda harekatı başlattık. Eş dost bunlardan bir şey olmayacak, kendi göbeğimiz keseceğiz diyerek adımı attık. Bütün hazırlıklar tamamdı, sınır boylarına yerleşmiştik. İsmi dahi biz rastgele hazırlamadık. Dışişleri Bakanım olsun, Başkan Yardımcım, Savunma Bakanım olsun hep birlikte istişare yaptık. Sınır boyu, ilginç isimler var. Şöyle en doğusundan batısına doğru aldığımızda. Rasulayn, Aynel Arap, buralarda gözeler var. Ondan sonra biz bu işe Barış Pınarı dedik. Pınarlar oralarda bol olduğu için, biz buna bir de barışı başına getirelim dedik. Barış Pınarı Harekatı böyle başlamış oldu. Bizim için önemli olan, Tel Abyad ile Resulayn’dı burada 120 km mesafe var, derinlik 32 km. Bu alanı süratle kontrol altına aldık. Burayı aldıktan sonra burada yaşayan halk, rahatlama imkanı yakaladı. Bunun doğusuna geçtiğimiz zaman bu da Irak sınırına kadar giden bölüm. 10 kilometrelik derinlikler var. Buraları da bir hafta süreyle Rusya ile yapılan anlaşma gereği, rejim güçleriyle beraber Kamışlı hariç, burada varsa teröristleri 30 km olan derinlikte temizleyecek. Amerikalılar temizlediklerine dair yazılı olarak bize sözünü verdiler. Batıda Tel Abyab’tan Tel Rıfat’a kadar, oradaki teröristlerinde burada Ruslar ve rejim güçleri tarafından boşaltılmasının sözünü aldık. Burası da teröristlerden temizlendikten sonra atılacak adım bu bölgeye bizdeki 3, milyon 650 bin mülteci var. Tamamına yakını Arap’tır, diğerleri bunun dışında Aramiler, Teldaniler, Yezidiler var. Bir de Aynel arap’ta Kobani’den de 350 bin kişi sayın Obama zamanında, onların Türkiye’de bakımını biz temin ediyoruz. Diyorlar ya Kürtler aşağı, Kürtler yukarı. Biz Kürtlere düşman değiliz, onlar bizim kardeşimiz. Bizim derdimiz teröristlerle, ama bakıyorsunuz, Kürtler şöyle kaçtı, böyle kaçtı diyorlar. Hiç alakası yok” diye konuştu.
“(Aynel Arab) Amerikalılar diyor ki, oraya girmeyin, Ruslar diyor ki girin, Biz gelişmelere göre karar vereceğiz”
“10 kilometre, Tel Abyad’tan batıya öbür tarafta Resulyan’dan doğuya. Burayı biz halledemezsek, ondan sonra burayı Türkiye ordusuna veriyor, onun sözünü aldık” diyen Erdoğan, “Biz bir haftayı bekliyoruz. 150 saatten sonraki süreç, bizim müşterek devriye güçlerimizin, bu bölgede gezeceği dönemdir. Batıda da doğuda da bunu yapacağız. Aynel Arab’ın Amerikalılar diyor ki, oraya girmeyin, Ruslar diyor ki girin. Böylede bir durumumuz var. Biz gelişmelere göre karar vereceğiz. Orada bir de Münbiç var. Özelliği de şu, Münbiç bize 90 günde boşaltacağız demişlerdi. 90 günde boşaltacağız diyenler, maalesef başaramadı. O günden bu güne 1,5 yıl geçti. Münbiç teröristlerin değil. Aslında yüzde 90 Araplarındı. Bu insanlar evlerinden kaçmışlardı, bunların tekrar topraklarına dönmelerini istiyoruz. Münbiç’in kuzeybatısında biz Münbiç’in korunması için talep ettik. Ruslarla bu konuda mutabık kaldık. Münbiç’in stratejik özelliği var, aşiretler ne olur gelin diyorlar. 5 çarpı 19 orada adeta gözetleme kulesi gibi, böyle bir imkanı orada elde etmiş olduk. Bu Aynel arab’a ve Münbiç’e Türk orduları olarak oralarda gözetim kontrol durumumuz olacak. Tel Abyad’tan Cerablus’a doğru, orada bizim sınırla Suriye tarafında 10 km derinlikte barış koridorunu açmış olduk” şeklinde konuştu.
“Trump benimle olan münasebetlerinde samimiydi, bugüne kadar dürüst davrandı”
“Sayın Trump benimle olan münasebetlerinde samimiydi, bugüne kadar dürüst davrandı” ifadelerinin kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Paylaşamadığım yanları da var. Kapak yazıyla, ek olarak o teröristin ona göndermiş olduğu mektubu bana göndermesi. Bizim kendisiyle yaptığımız görüşmede, kendisine bu Amerika gibi bir devletin başkanına bir teröristin mektubunu kendi kapak yazısına ek yapması hiç uygun düşmemiştir, ben bu tavrı kınıyorum dedim. Bununla birlikte ayın 13’ünde tabii ki bu davete icabet edeceğiz, heyet olarak gideceğiz. Orada görüşmeleri yapacağız, bu mektubu da yanımızda götürüp kendisine de göstereceğiz. Çünkü, herhangi bir terör örgütünün başında olanı aracı olarak asla kabul etmem, benim bugüne kadar okuduğum şudur, savaş hukukunda devletler arasında savaş olur. Dolayısıyla siz terör örgütüyle müzakere etmezsiniz. Devletler arasında oturur bu tür müzakereleri yaparsınız. Ben Pence ve Pompeo göndereyim dedi. Bu heyet geldi, bunlarla arkadaşlarımız, oturduk konuştuk. Görüşmeleri yaptık. Hiçbir yerde terör örgütüyle müzakere, hiçbir yerde bu ifade geçmez. Amerika ile Türkiye cumhuriyeti şu konularda anlaşmaya varmışlardır diye yazar. Türkiye cumhuriyeti devleti terör örgütüyle masaya oturacak kadar alçalmamıştır. Şimdi de onun uygulaması var. Oraya da gün koymadık 120 saat dedik. Ondan sonra Rusya ile yapılan anlaşma başladı. Şimdi de o devam ediyor. şu anda Savunma Bakanları NATO toplantısı var. Daha sonra da biz 13’ünde ziyaret gerçekleştireceğiz. Yaptırımlar gibi birçok konular konuşuluyor. Bu adımdan sonra bize dediler ki terör örgütünden temizledik, yazılı metin gönderildi. Böylece şu anda da yaptırımların kaldırıldığını Sayın Trump açıkladı. Şimdi biz 13’ünde Amerika’ya gitmemize mani bir hal kalmadı. Orada daha önceki samimi tabloları inşallah gerçekleştireceğiz. Pozitif hava içerisinde temennim odur ki Suriye’deki ağır silahların temizlenmesi veya bu silahların Türkiye’ye terki, bize versinler NATO’da beraberiz. En azından bunun adımını atarız, yabancıya gitmemiş olur.”
“Biz inşa ve ihyaya geldik, yıkmaya değil”
Güvenli bölgeyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada 4 şeyi yapıyoruz. Sınırlarımız terör belasından temizliyoruz, ülkemizdeki mültecilerin gönüllü şekilde dönebilecekleri güvenli bölge inşa ediyoruz. Güvenli bölge olarak yapabilirsek, biz plan yaptık. Dersimizi çalıştık, ben bunu devlet başkanlarına verdim. Bu plan içerisinde ayrıca projeler yaptık, hastaneler, okullar, ibadethaneler, kaymakamları, valilik makamları var. Bunu öyle bir şekilde anlatmışlar ki güvenli bölgede yeni devlet mi kuruyorsun diye anlatmışlar. Cerablus’un altyapısını yapmak için belediyeleri görevlendirdik. Oradaki kamu kuruluşlarını inşa ederek, tamir ederek Cerablus halkına teslim ettik. Biz inşa ve ihyaya geldik, yıkmaya değil. Şimdi aynı durum burada da var. Bu kitapları aynen kendilerine hediye ettik. Etmeye de devam ediyoruz. Büyükelçilere de bunları verdim. Türkiye olarak biz güvenli bölgede bu bölgede bu inşaatlara giremeyiz. Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan saygımızdan asla taviz vermeyiz. Suriye krizinin çözümü için gayret sarf ediyoruz, üzerimize düşen ne varsa bunu da yapacağız” dedi.
“Teröristler zarar vermeleri noktasına gelmeleri halinde biz bunların kafasını ezeriz”
Terör örgütünün sınırları tehdit etme durumuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim için ilk etapta terör örgütlerinin bu 32 kilometre dışına çıkması. Bunlar dışarı çıktığında ilk 10 km Rusya ve rejim güçleriyle devriye hizmetlerini vereceğiz. Tel Abyad ve Resulayn bizim kontrolümüzde olacak. Eğer bu teröristler 32 km güneyine geçmişse, orada da zaten Rus rejim birde koalisyon güçleri var. Buranın enteresan bir yeri var. Rakka’da petrol yatakları var. Burada hesabı olanlar var. Kamışlı da var. Burada da yine hesaplar farklı. Bizim için önemli olan teröristlerle zarar vermeleri noktasına gelmeleri halinde biz bunların kafasını ezeriz, ne gerekiyorsa onu yaparız. Bizim onlara ulaşmamız zor değil, bunu yaparız. Bizim için uçuşa yasak bölge diye bir şey söz konusu değil. Astana süreciyle alakalı 3’lü dayanışmamız var. Olmasaydı İdlib kan gölüne dönerdi. Burada 300-400 bin nüfus bize doğru yürümeye başlamıştı. Orada ateşkes sağlanınca o yürüyüşler durdu. Orada nasıl bir başarı elde edildiyse, burada da önemli olan bir birikimi kontrol altında tutmak ve yaşam hazırlamak. Oraya en uygun olanlar Araplardır, Kürtlerin yaşam tarzına uygun yer değildir. Çünkü burası çöl bölgeleridir” diye konuştu.
“(DAEŞ’liler) Bunların hepsinin yargılanması cezaevlerinde olabilir”
DAEŞ üzerine sorulan soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Trump’la yapılan son görüşmelerde DEAŞ’tan cezaevlerinde olanların buralardan çıkarılması konusunda ne düşünüyorsun diye sorduğunda, ben kendisine arkadaşlarıma talimatları vereyim, sizde aynı şekilde bakanlarınıza talimat verin, arkadaşlarımız bir araya gelsinler ve çalışma yapalım. Cezaevlerinde olan DEAŞ’lıları cezaevlerinde yargılamak mı, bunların bir kısmı da başka ülkelerden gelenler. DEAŞ’ın birçok saldırılarına da kalan ülke biziz, hala buna karşı faturayı bize kesecekler. Ne yazık ki bu arada PYD, bunlar tam terörist, bunları salıverdiler. DEAŞ’lılar salınınca onlar için yeni bir savaş imkanı oldu. Bunlara karşı bizler çok ciddi kararlı atılan adımlarla ülkemize giremediler. Girmek isteyenleri de bunları kendi ülkelerine ayrıca geri gönderdik. Fakat son olarak yapılan hareketten sonra sayın Trump’ta bu hassasiyetimizi görerek o bu konuda bizden yana tavır koydu diyebilirim. Burada müşterek hareketi sürdürme konusunda kendisiyle birlikte bir adım attık. Bu süreç içerisinde kontrollü bir şekilde sürdürüyoruz, devam edeceğiz. Hangi cezaevlerinde varlar, noktasal olarak bunları bize verdiler. Bunları takip ediyoruz. Bilgi dosyalarında kaç tane Fransız, Alman, İngiliz var biliyoruz. Ağırlıklı olarak Fas’tan şu kadar, Sudan’dan şu kadar var. Az sayıda da olsa Türk’te var. Bunların hepsinin yargılanması cezaevlerinde olabilir. Türkler buraya getirilip burada yargılanabilir. Kadınlar ve çocuklar var, bunların üzerinde hassasiyetle duruyoruz” şeklinde konuştu.
“Terörü kaynağından kurutma kararımızı var”
Erdoğan, Suriye konusuyla ilgili devlet başkanları ve başbakanların bilgiyi kaynağından almadığını belirterek, "Ben senin karşında devletin başkanıyım, bunu bana niye sormuyorsun da kalkıp terör kaynaklarından alıyorsunuz. Biz sizinle NATO’da beraber değil miyiz, uluslararası kuruluşlarda bizimle beraber değil miyiz? Bunları siz kalkıp maalesef dezenformasyonda başarılı olan kaynaklardan aldıkları bilgilerle Türkiye’yi yargılıyorlar. Medeni dünyanın temsilcisi var. Medeni dünya terörden yana değil, bizden yana olmak zorundadır bunun başka çıkışı yok. Onlar bu yolu bulmakta zorlanıyorlar. Yarın senin de canını yakar. Biz diyoruz ki kimsenin başına böyle bir bela gelmesin. Zaman zaman sarı yelekliler, şimdi İngiltere de 39 ceset bulunuyor. Bulgaristan’da mı geldi Belçika’dan mı geldi diye tartışıyorlar. 39 ceset buraya nasıl girmiş. Önce bunu çıkarılması lazım, bu kaçak yollardan göç olayları diyoruz ya. Yine 69 tane tırın içinde var oldu. Bunlar çok acı şeyler. Ama biz her zaman söylüyoruz, biz hakikatten yana olduk, terörü kaynağından kurutma kararımızı var. Terörü beslersen gelir bir günde gelir senin gözünü oyar. Afganistan’da El Kaide’ye verilen desteğe bakın, gelinen noktalar şimdi ortada” dedi.
“Arap Birliği İslam dünyasının hiçbir meselesine cevap üretememiştir”
Arap Birliğiyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arap Birliği ayrı bir felaket. Arap birliğinin ortaya koyduğu tepkinin üstü şişhane, altı kaval diye bir durum var. 6 yıl önce Suriye’yi Arap liginden çıkardılar, şimdi almak için değerlendirme yapıyorlar. Niye çıkardınız, niye alıyorsunuz. Arap milliyetçiği mi yapıyorsunuz, yoksa Türklere karşı mı yapıyorsunuz. Nereden baksan 3 milyonu Arap bunlara bakan biziz ya. Bir taraftan Arapları varil bombalarının altında bırakacaksınız. Ondan sonra kalkıp bunlara sahip çıkan Türkiye’ye siz karşı çıkacaksınız. Ha siz Erdoğan karşıtlığınızdan yapıyorsanız, bir defa Tayyip Erdoğan ve siyasi hareketimiz, ne bölgesel milliyetçilik yapar, ne kavmiyetçilik yapar. Müslümanlar kardeştir, biz zalimlerin karşısında dikilir, mazlumların yanında yer alırız. Biz 3 milyon 650 kardeşlerimize sahip çıktıysak bundan dolayı sahip çıktık. Bay Kemal niye bunlar Türkiye’de duracak dedi. Biz gelirsek bunları tekrar göndereceğiz dedi. Biz böyle demedik. Biz dedik ki bunlar bombalardan kaçarak geldiler. Dolayısıyla böyle gelmiş mültecileri, muhacirleri asla bombala teslim edemeyiz. Kültürümüzde muhacir, ensar vardır. Biz burada ensar olmaya talibiz dedik ve bu insanları aldık. Biz maaşı fakirimize veriyoruz, onlara da geçinebilecekleri desteği verdik vermeye devam ediyoruz. Çadır kentleri kaldırdı, kiracı oldular. Bu konuda son olarak Arap birliği İslam dünyasının hiçbir meselesine cevap üretememiştir” diye konuştu.
“Astana sürecinin İran turunu yaparak, müzakereleri yapıp, gelişmeleri noktalama konumuna geleceğiz”
Astana sürecinin devamıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Astana süreciyle ilgili olarak devam ediyor. Bizim istihbarat noktasındaki tespitim geçerliliğini korumaktadır. Bizim en önemli haber kaynağımızdır, olmaya devam edecektir. Bizim çok daha temkinli hareket etme zorunluluğumuz var. Rejimin doğrudan temsil edilmediği Astana’da, onları Rusya ve İran yerine getiriyor. Yani Soçi’de varın mutabakat Türkiye ve Rusya arasında ikili düzenlemedir. Artık İran turuna geldik. Şimdi de İran turun gerçekleştirerek, son geldiğimiz noktayı değerlendireceğiz. İnşallah müzakereleri yapıp, gelişmeleri noktalama konumuna geleceğiz” dedi.