BBP Genel Başkanı Destici: 'Tezkere çok yerinde olmuştur'
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 'Eğer Afrin'e askerimiz gitmeseydi bugün Suriye'nin kuzeyinde de yoktuk. Bütün dünyanın bu coğrafyada varlığına karşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sonuç alması mümkün değildi. Bu konuda tezkere çok yerinde olmuştur ve bu tezkere kararına uygun davranılmalıdır' dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Eğer Afrin’e askerimiz gitmeseydi bugün Suriye’nin kuzeyinde de yoktuk. Bütün dünyanın bu coğrafyada varlığına karşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sonuç alması mümkün değildi. Bu konuda tezkere çok yerinde olmuştur ve bu tezkere kararına uygun davranılmalıdır” dedi.
Destici, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına terörle mücadele ederken şahadet şerbetini içen şehitlere Allah’tan rahmet ve gazilere acil şifa dileyerek başlayan Destici, “Daha önce de altını çizdiğimiz gibi varlığımızın hala yadırgandığı bu çetrefilli coğrafyada askeri başarı elde ederek alan hakimiyeti sağlayamazsanız masada hiçbir şey kazanamazsınız. Afrin’deki vardığımıza da bütün dünya karşıydı ama bir şey yapabiliyorlar mı? Hayır, çünkü Mehmetçiğin sahada bir başarısı var. Afrin’den sonra o hızla Tel Rıfat, Menbiç ve Fırat’ın doğusunda kesin sonuçlar elde etseydik ne ABD ne de Rusya ile müzakere masasına sürüklenmezdik. Kahraman güvenlik güçlerimiz Sincar hattından çıkar duruma vaziyet ederdi, masa kurulsa bile sahada kazanmış bir ülke olarak masaya otururduk. Onca imkansızlıklara rağmen 1974 senesinde Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirememiş olsaydık şimdi KKTC diye bir vatan parçası ve Akdeniz’de rahat bir manevra alanı elde edebilir miydik? Askeri başarı bizim bölgemizde şart. Biz Türkler bileğimizin gücüyle bu coğrafyada var olduk ve yine göğsümüzdeki iman ve bileğimizin gücüyle dünya var oldukça bu coğrafyada var olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Libya meselesine ilişkin de Destici, “Diplomasiyi küçümsemiyorum ama Libya’da tersten başladık. Diplomasinin gücünü Ulusal Mutabakat Hükümeti ile yaptığımız münhasır sınır anlaşmasıyla gösterdik ama burada oyun kurucusu bizdik. Harika bir zamanlama ile müthiş bir hamle yaptık. Daha sonra askeri işbirliği anlaşmasını imzaladık. Buna karşı duruş ve açıklamalar geldi. Daha sonda Libya tezkeresi Meclise geldi. Askeri işbirliğine karşı çıkan dışarıdan AB üyesi ülkeler, ABD, İsrail olmak üzere, içeriden de CHP, İYİ Parti ve diğerleri hepsi buna karşı durdular ve ‘Türkiye’nin askerinin orada ne işi var’ demeye başladılar. Askerinizin işi olmazsa sizi de işe bulaştırmıyorlar. Eğer Afrin’e askerimiz gitmeseydi bugün Suriye’nin kuzeyinde de yoktuk. Bütün dünyanın bu coğrafyada varlığına karşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sonuç alması mümkün değildi. Bu konuda tezkere çok yerinde olmuştur ve bu tezkere kararına uygun davranılmalıdır. Hafter, her iki anlaşmayı da imzalamadan hem Rusya’dan hem Berlin’den ayrıldı. Çünkü arkasındaki güçler ona savaş sahada kazanılır diyor. Türkiye nerede sonuç almak istiyorsa orada olmalıdır” şeklinde konuştu.
Destici, dünyanın gözünü Libya’nın petrol ve gaz potansiyeline diktiğini söyleyerek, “Yoksa Libya’nın geleceği hiçbirinin umurunda değil, hepsi yer altı kaynaklarının, enerji kaynaklarının peşinde. Orada insani olarak bulunan tek ülke Türkiye. Biz sonuna kadar burada var olmalıyız ve buradaki mücadelemizi sürdürmeliyiz. Rusya duruyor mu İdlib’de, Suriye’nin kuzeyinde? Biz niye duralım? 30’a yakın masum sivil insan hayatını kaybetti ama kimsenin sesi çıkmıyor. Çünkü ölen Müslüman, akan Müslüman kanı. Ama ABD, Amerika vatandaşı Kerkük’te öldürüldü diye Kasım Süleymani’yi öldürdü. Suriye’de her gün binlerce masum insan ölüyor ama Türkiye dışında kimsenin umurunda değil” dedi.
Türkiye’nin yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya olduğunu aktaran Destici, “Bu göç dalgası kasıtlı olarak Türkiye’ye doğru yönlendiriliyor. Biz sınırlar dışında güvenli yerler oluşturarak bu sivilleri karşılayalım önerisinde bulunmuştuk, şimdi devletimiz, hükümetimiz buna yönelik çalışmalar yürütüyor. Bunlar doğru adımlar, çünkü Türkiye’nin içine alacağı yeni bir göç dalgasını kaldıracak gücü de yok. Yeni göç dalgaları Türkiye sınırları dışında karşılanmalı” ifadelerini kullandı.
Avustralya’da büyük yangınlar olduğunu hatırlatan Destici, “Çareyi develeri kesmekte buldular. Allah onlara öyle bir ibretlik ders verdi ki birkaç gün sonra seller olmaya başladı. Allah’ın mesajı çok açık; rızkı veren, suyu veren Allah. Bütün dünyanın da bu ibreti görmesini ve buna göre davranmasını istiyoruz” dedi.
Davos Zirvesi’nin başladığını hatırlatan Destici, “Ekonomik bir zirve ama yapıldığından beri şunu görüyoruz ki konuşmalar başka, icraatlar başka. Dünyanın yoksulluğuyla mücadele yok, yine dünyanın servetinin çok büyük bir kısmını 2 bin 153 kişi elinde tutuyor. Böyle bir adaletsizlik var ve her gün yüzbinlerce insan açlıktan, susuzluktan hayatını kaybediyor. Davos mücadele edecekse açlıkla, savaşlarla mücadele etmeli ama asıl amacının ülkelere başbakanlar, yöneticiler belirlemek ve yetiştirmek olduğunu biliyoruz. Emperyalizme, kapitalizme hizmet edecek başbakan ve yöneticiler belirlemek için bu toplantılar yapılıyor. Türkiye’nin bu zirveye katılmamasının daha doğru olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Çin’de ortaya çıkan ve hızla yayılan bir virüsün olduğunu hatırlatan Destici, “Sağlık Bakanımız, Türkiye’de bu virüse rastlanmadığını ve çalışmalar yapıldığını ifade ettiler. Bu konuda Türkiye’de bütün önlemlerin alınmasının altını çiziyoruz. İnşallah ülkemiz böyle bir virüsle karşı karşıya kalmaz. Bütün dünya insanının bu tür hastalıklarla karşı karşıya kalmamasını arzu ediyoruz. Birileri çıkıyor hala Çin in Doğu Türkistan’a zulüm etmediğini söylüyor. Madem işkence yok ben niye uçağa binip Doğu Türkistan’a gidemiyorum? Büyükelçisi beni ziyaret etti, ona da söyledim. Bizim gerçekle karşılaşacağımızı biliyorlar. Biz Çin Komünist Partisi’nin tiyatro gibi sahnelediği toplantı ile yetinmeyeceğiz. Çin zulüm yapmıyor diyenler şunu akıllarından çıkamasınlar; Doğu Türkistan bir Türk yurdudur ve Çin tarafından işgal edilmiş topraklardır. Çin işgal ettiği topraklardan çıksın istiyoruz. Kimse bize masal anlatmasın, biz biliyoruz orada neler olduğunu. Çin’in masum insanları virüsten kurtulsun ama diğerleri de zulme son versin” açıklamasında bulundu.
EYT’liler ve 3600 ek gösterge sözü verilenlerin mağduriyet içinde olduğunu belirten Destici, verilen sözlerin 2020 yılında yerine getirilmesinin takipçisi olduklarının altını çizdi.
Almanya hükümeti başta olmak üzere bazı Avrupa üyesi ülkelerin Türkiye’de yeni bir din oluşturma çabaları olduğunu söyleyen Destici, “Kendileri ateist olan, bölücü olan PKK’lı olan ama kendilerini Alevi olarak niteleyerek meşrulaştırmaya çalışan bir grup üzerinden bunu yürütüyor. Bu Almanya’nın çabalarına Türkiye içindeki bazı siyasi partiler de alet olmuş vaziyette. Ben herkesin bundan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Bu Türkiye’yi karıştırmak isteyenlerin bir oyunudur. Bu tezgaha düşmemek gerekir” dedi.