• Haberler
  • Malatya
  • Avukat Kerimoğlu: 82 Hukuk Bürosu Yıkılmış 123 Hukuk Bürosu Ağır Hasar Almıştır

Avukat Kerimoğlu: 82 Hukuk Bürosu Yıkılmış 123 Hukuk Bürosu Ağır Hasar Almıştır

Malatya'da şu ana kadar 82 hukuk bürosu yıkılmış 123 hukuk bürosu ağır hasar almıştır.

Avukat Arabulucu Mehmet Fatih Kerimoğlu, “Deprem sonrasında Malatya'da bulunan her 2 hukuk bürosundan neredeyse biri yıkılmış ya da ağır hasar aldığı için yıkılacaktır. Malatya'da şu ana kadar 82 hukuk bürosu yıkılmış; 123 hukuk bürosu ağır hasar almıştır. Yıkılan bürolardaki çalışan avukat sayısı 137, ağır hasarlı bürolarda çalışan avukat sayısı 190'dır. Orta hasarlı binalar hakkında verilen yıkım kararı neticesinde bu rakamlar daha da artmaktadır.” diyerek, deprem bölgesinde yargılama sürelerinin 1 Eylül'e kadar uzatılması gerektiğini söyledi. 

Avukat Arabulucu Mehmet Fatih Kerimoğlu'nun açıklaması şu şekilde;

"6 Şubat tarihinde ve sonrasında yaşadığımız depremler, dünyanın en büyük felaketlerinden biri olarak nitelendirilirken, ne yazık ki aradan geçen zamana rağmen birçok meslek grubundaki depremzedelerin yaraları henüz sarılamamıştır. Bu meslek gruplarından en önemlisi de avukatlarımızdır. Nitekim "devletin dini adalettir" ilkesi, hemen her düşünce ve ideoloji sahibinin kabulünü kazanmış iken adaletin temsilcilerinden avukatların durumunun görmemezlikten gelinmesi ve yetkililere izah edilmemesi, pek acıdır.

Deprem kaderdir, fakat yıkılan binalar için gerekli önlemlerin alınmaması, kullanılan malzemelerin ilkelere uygun olmaması, denetim firmalarının işlerini layıkıyla yapmaması, alan kazanmak için kolon ya da kirişlere zarar verilmesi, zemin etüdünün usulüne uygun yapılmaması, kimi belediyelerin gerekli denetimleri yapmamış ya da müeyyideleri uygulamamış olması, fazla kat için dönen hileler, ölümlere ve kayıplara sebeptir. İşte bu sebepleri ortaya çıkaracak, ayrım yapmaksızın her suçlunun üzerine gidecek ve gerekli cezalandırmaları sağlayacak yargı erkinin en önemli ayağı avukatlardır.


Deprem sonrasında Malatya'da bulunan her 2 hukuk bürosundan neredeyse biri yıkılmış ya da ağır hasar aldığı için yıkılacaktır. Malatya'da şu ana kadar 82 hukuk bürosu yıkılmış; 123 hukuk bürosu ağır hasar almıştır. Yıkılan bürolardaki çalışan avukat sayısı 137, ağır hasarlı bürolarda çalışan avukat sayısı 190'dır. Orta hasarlı binalar hakkında verilen yıkım kararı neticesinde bu rakamlar daha da artmaktadır.

Deprem sonrasında kimi meslek gruplarına uygun şekilde krediler ya da hibeler verilirken, kimi meslek gruplarına da çalışmalarını sürdürecekleri çalışma alanları oluşturulmuştur. Esnaf sayılmadıkları için esnaflara verilen desteklerden, ticaret yapmadıkları için de tacirlere verilen hibe, kredi ya da sair desteklerden hiçbir şekilde yararlandırılmayan avukatların durumu, içler acısıdır; avukatlar sahipsiz bırakılmışlardır. Avukatlara şu ana kadar oluşturulmuş ve kullanıma açılmış olan herhangi bir çalışma alanı bulunmamaktadır. Ama bilinmelidir ki, sahipsiz bırakılanlar yalnızca avukatlar değil; onların yargı önünde temsil ettikleri, misyondur, vatandaşlarımızdır.

Öte yandan, vekalet sunduğu her dosya için ciddi miktarda baro pulu ödemesi yapan, bağlı bulunduğu baroya aidatlar ödeyen, vekaletini sunduğu her dosya için vergi sorumluluğu bulunan ve vergi ödemesi yapan, baro kayıtları için ciddi miktarda giriş ödemeleri yapan avukatlara bu süreçte gelen tek yardım, Türkiye Barolar Birliği tarafından ödenen 10.000 TL'dir. Bu bedelin dışında ilgili meslek birliğinden hiçbir yardım ya da destek gelmemiştir.

TBMM'de bulunan vekillerimizin ve Malatya'daki siyasilerimizin çoğunluğunun avukatlardan oluşmasına rağmen, bu konuda herhangi bir somut girişimde bulunmamaları, bulunulmuş ise de sonuca matuf olunmamış olması da bir başka üzücü hadise...

Hiçbirimizin kafamızı toprağın altına gömmesine gerek yok! Güneş balçıkla sıvanmaz. Malatya'yı zorlama bir "normale döndü" algısına sokmaya çalışma çabası, Malatya'ya ve özellikle meslektaşlarımıza ihanet olur. Durum neyse devlet büyüklerine aynı şekilde aktarılmalı, kendi ses kısıklığımız, devlet büyüklerine yıkılmamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımıza şehrimizin ve meslektaşlarımızın gerçek durumu, doğru şekilde izah edilirse, bu hususta en doğru ve istikrarlı adımların atılacağından şüphemiz yoktur.

Başımıza ne geldiyse "mış" gibi yapmamızdan gelmedi mi? Deprem öncesinde denetim yapan yetkililer, ilgili odalar, malzemeden çalan kimi müteahhitler, zemin etüdünü yanlış yapanlar, yüksek kat verenler, parsel bazlı imar planı oluşturanlar... Bunların hepsi "mış" gibi yaptı ve sonuç bu... Bari bundan sonra "mış" gibi yapmayalım, şehrimizin ve meslektaşlarımızın gerçek durumu ne ise onu yetkililere doğru aktaralım ki neticeye ulaşabilelim.

Depremden önce ajandalarını, yapacakları kesin süreli işleri, dava dosyalarını masalarının üzerine bırakıp evlerine giden avukatlarımız, depremden sonra bunların hiçbirisini bulamadılar. Şimdi 2 Mayıs'ta yargı için süreler başlayacak. Henüz bir ofisi, belki de kalacak yeri dahi olmayan avukatlar tabi ki bu kesin süreli işleri tespit edebilmeleri oldukça zor... Haliyle etkilenen insanlarımızın hakları, devletimizin adaletine olan güvenin sarsılması olacak.

Bu nedenlerle 2 Mayıs'ta başlayan adli sürelerin durdurulması kararının, avukatlara ya da davanın taraflarına yükümlülük doğuran işler açısından 1 Eylül'e kadar uzatılması; ancak diğer yandan vatandaşlarımızın haklarını yargı önünde talep edebilmeleri için de diğer iş ve işlemlerin taraflara kesin süre sorumluluğu doğurmayacak şekilde başlatılması gerekmektedir. "

Bakmadan Geçme