Türkiye'nin gelecekte eğitimdeki yeri değerlendirildi
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 'Türkiye'nin 5-6 katı öğrenciye yatırım yapan ülkelerle Türkiye'yi kıyaslamak doğru değil. Türkiye belirli konulardaki yatırımlarını arttırabilirse yüksek seviyelerdeki başarıların da önünü açacağız. Biz bu tür çalışmalar yapacaksak bunun alt yapılarını da kurmalıyız' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 'Türkiye'nin 5-6 katı öğrenciye yatırım yapan ülkelerle Türkiye'yi kıyaslamak doğru değil. Türkiye belirli konulardaki yatırımlarını arttırabilirse yüksek seviyelerdeki başarıların da önünü açacağız. Biz bu tür çalışmalar yapacaksak bunun alt yapılarını da kurmalıyız' dedi.
Ankara Eğitim Platformu ev sahipliğinde MEB Şura Salonu'nda '21'inci Yüzyıl Becerileri ve Tasarım Beceri Atölyeleri' adlı konferans düzenlendi. 'Bugün geleceğe hazırız' sloganıyla düzenlenen konferansa Milli Eğitim Bakanı Selçuk'un yanı sıra PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher ve yaklaşık bin 300 öğretmen katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, eğitim sistemine katkı sağlayan herkese teşekkür ederek başladığı konuşmasında, 'Aslında eğitimle ilgilenenlerin, uğraşanların, derdi eğitim ve çocuk olanların hangi alanlar üzerinde çalışmalar yapmaları gerektiğine dair önemli bir program. 21'inci yüzyıl becerisi dediğimiz beceriler çok kadim beceriler. Biz da Vinci'nin tasarladığı kaldıraçlarda bunu görüyoruz. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanını yazarken adalet kavramını nasıl eleştirel bir şekilde ele aldığının farkındayız. Eğitim sistemimizin ihtiyaçlarını bu yüzden ele alıyoruz. Türkiye'nin birikimiyle beraber bir paradigma değişikliği olması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin eğitim sistemine kuruluşundan beri tuğla koyan herkese teşekkür ederiz. Öğrenciyi, çocuğu sadece belirli sınavlarda belirli şıkları işaretleyen bir bireye dönüştürmek çocuğun gelişimini engelliyor. Bizim beklentimiz çocuklarımızın tam çocuk olması. Tam çocuk olmak, duygusuyla, eylemiyle her şekilde gelişmesi. Tüm çabalarımızı bir baz oluşturmak, mekanik oluşturmak üzerine yoğunlaşıyoruz. Sistemin uluslararası sistemle uyum içinde çalışmasını çok çok önemsiyoruz ve fırsat adaletini önemsiyoruz' ifadelerini kullandı.
'Türkiye'nin önceliği eğitimde verimliliği arttırmak'
Tasarım beceri atölyelerinin Türkiye'nin yarınlara yatırımı olduğunu söyleyen Selçuk, 'Tasarım beceri atölyeleri, uluslararası çalışmaları dikkate alarak, Türkiye'nin ihtiyaçları üzerinde durduğumuz bir konu. Çocuğumuzun geleceğini oluşturmak için bir beceri havuzu olduğunun farkındayız. Her atölyenin standartlarını ortaya koyduk. Ama elbette Ar-Ge çalışmaları önemli fakat koşulların yerel imkanlar doğrultusunda ele alınmasının önemi var. Bunu yapmamızın bir başka gerekçesi şu; insan beyni teori ve pratiği çok fazla ayrıştırıyor. Bu teori ve pratiğin çok fazla ayrılması doğaya da aykırı. Bilginin sadece çocuklara aktarıldığı süreci değil, çocuğun deneyimleyerek, arkadaşıyla paylaşarak ortaya koyduğu bir kütüphane gibi görülebilir. Türkiye'de 180 iş günü okul var. 200 ve üzeri iş günü eğitim öğretim yapan okullarda eğitim daha ferah. Ama Türkiye'nin önceliği bu iş günü sayısını arttırmak değil, verimliliği arttırmak. Atölyeleri uzun vadede yatırım olarak görüyoruz. Atölye çalışmalarıyla çocukların şahsiyetinin oluşturulmasını hedefliyoruz' diye konuştu.
'PISA, ülkeler arası eğitim olimpiyatı değil'
PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye'de öğrencilerin yarısına yakınının hayatlarından memnun olmadığını söyleyen Bakan Selçuk, 'Çocuklarımızı sosyal ve duygusal olarak deneyimler kazanmalarına fırsat vermeliyiz. İlla üniversite sınavlarındaki başarılar gerekmiyor bunu yapmamız için. Mevcut yapıda bu eksiklikleri gidermekle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Öğretmenlerimizin becerileri de buna elverişli. Her sistemin bir mekanik alt yapısı olur. Mekanik alt yapı tamamlanmazsa o sistem kültür üretmez. Türkiye'nin birikimi fazlasıyla yeterli, biz bunu öğretmenlerimizle yaparız. Önemli olan destek olmak' şeklinde konuştu.
Tasarım beceri atölyelerinin ilerleyişine şahit olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Selçuk, 'Bu ay içinde 5 binden fazla okulda atölyemiz hayata geçirildi. Disiplinler arası bakış açısının öğretmenler arası konuşmalarda kullanılmasından da mutlu oluyoruz. PISA, her ülkenin kendi ödevini yapması için yetkin bir araç. Türkiye 2015'te düşüş olsa da çeşitli sebeplerden ötürü yükselişini sağlıyor. Bu meseleye biz mevcut ihtiyaçları dikkate alarak da bakıyoruz ama PISA'nın amacı Türkiye'de yanlış anlaşılıyor. PISA ülkeler arası eğitim olimpiyatı değil. PISA, eğitim politikalarımızın röntgeninin çekilmesi. Bu röntgen sonucu akılcı kararlar almamız gerekiyor. PISA'ya böyle bakmak lazım. Her bir datanın nerede nasıl bir ihtiyaca karşılık geldiğini konuşuyoruz, neler yapmamız gerektiğine karar veriyoruz. Türkiye'nin giderek iyileşen sonuçların daha ileriye gideceğini düşünüyorum. İyi şeyler olduğunda bazıları üzülüyorlar. Ne yazık ki 2021 yılında onları daha çok üzeceğiz' değerlendirmesini yaptı.
'Türkiye'de öğrenciler çok dirençli'
PISA sonuçlarının bir yarış platformu olmadığını dile getiren Selçuk, Türkiye'nin kıyaslandığı ülkelerde öğrenci başına harcanan maliyetin Türkiye'dekinden 5-6 kat fazla olduğunu söyledi. Türkiye'nin sürekli bir yükselişte olduğunu belirten Selçuk, 'Türkiye'nin 5-6 katı öğrenciye yatırım yapan ülkelerle Türkiye'yi kıyaslamak doğru değil. Türkiye belirli konulardaki yatırımlarını arttırabilirse yüksek seviyelerdeki başarıların da önünü açacağız. Biz bu tür çalışmalar yapacaksak bunun alt yapılarını da kurmalıyız. Okullar kendilerinin hangi bileşenlerde iyi olduklarını bilmiyorlar. Okullarımızın planı ve projesi yok. Öğretmenler, zümreler sınav sonuçlarının ötesinde bir değerlendirme yapamıyorlar. Hiçbir okulu birbiriyle yarıştırmadan destek projesinin alt yapısını kurduk. Bu kurulduğunda okullarımız hangi konuda desteğe ihtiyaç duyarsa biz tüm Türkiye'deki okullara hizmet sağlayacağız. Her bir okul nasıl gelişeceğini, okul gelişim planıyla mobil olarak izleyebilir. Biz de merkezden izleyeceğiz' ifadelerini kullandı.
OECD verilerine göre Türkiye'deki öğrencilerin dirençlerinden bahseden Selçuk, alt gelirli öğrencilerin yüzde 82'sinin yükseköğretim başarısı gösterdiğini söyleyerek, 'Eğitime yaptığımız yatırımın son dönemde düşmüş olması zamana ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Türkiye çok badireler atlattı ve ilerleyen dönemlerde eğitime daha fazla yatırım yapılacağını biliyorum. Eğitim imkanları arasındaki farklılığa, gelir dağılımına baktığınızda alt gelir çok çok kötü de yüzde 10'da yer alan çocuğumuz çok mu iyi diye bakarsanız alt gelirdeki çocuklarımız OECD'nin üzerindeler. Türkiye ilginç bir ülke. Alt gelir grubumuzdaki çocuklarımız da çok dirençliler. Alt gelir gruplarında yüzde 82 yüksek öğretim görme durumumuz var. Milli Eğitim Bakanlığında ekip arkadaşlarımızla birlikte çok önemsediğimiz alt yapı çalışmalarımız var. Alt yapıyı değiştirmeden üst yapıyı değiştiremeyiz. Sistemi bilerek inşa ediyoruz. Türk eğitim sistemi bundan sonra kalitenin konuşulduğu ve bu kalitenin ne şekilde yaygınlaştıracağı konusu üzerinde duracak. Bu ve benzeri çalışmalar burada kalmayacak. Buradaki her bir sayfa bizim yönetici ve öğretmenlerimizle teker teker ele alınmalı. Her okul bir parmak izidir. Herkes kendi okulu için neler yapabilir bunu tartışmalı' şeklinde konuştu.
'Büyüme ve gelişmeye yönelik mantalite çok önemli'
PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher ise eğitimin geleceği ve PISA'da başarı gösteren ülkelerle ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Schleicher, Türkiye'nin son yıllarda yaptığı atılımlarla dünyaya bir mesaj verdiğini söyledi. Schleicher, 2015 yılında PISA sonuçlarında Türkiye'nin bir düşüş yaşadığını hatırlatarak, 2018 yılında yeniden toparlandığını aktardı. Schleicher, 'Öğretmenlerin hayatının çok kolay olmadığını biliyoruz. Biz bazı şeyleri anlamakta zorlanabiliyoruz veli olarak. Mutlaka eğitim tarafını kazanmamız gerekiyor. Fikirleri ve iyi sonuçları elde etmek zaman alabiliyor. Gençleri 21'inci yüzyıla hazırlamak istiyorsunuz ama 19'uncu yüzyılın metodunu, sınav sistemini uyguluyoruz. PISA'nın da amacı bu. Bilgiler ve beceriler PISA'da başarılı olabilmek için gerçekten değerli. Genel resme bakacak olursak bazı ülkelerde iyileşmeler görünüyor. Çin, Singapur, Estonya çok olumlu gelişmeler gösteriyor. Türkiye'ye bakıldığında 2015 yılında gerçekten kötü sonuçlar almışlar. Türkiye, dünyaya daha fazla çocuğu daha iyi bir şekilde eğitebileceğini gösterdi. Türkiye eğitimde cinsiyet farklılığını giderme yolunda en önemli paya sahip ülkelerden bir tanesi. Ancak şunu söyleyebilirim; Türkiye'de bilim alanında kızlar ve erkekler aynı puanları alıyorlar' dedi.
Türkiye'de gelişmeye açık olan çok fazla alan olduğunu belirten Schleicher, 'Türkiye'de iyileşmek için çok fazla alan var. Yeteneklerini geliştirme anlamında daha fazla güven vermeliyiz çocuklarımıza. Büyümeye, gelişmeye yönelik mantalite çok önemli. Başarılı olmak istiyorsanız risk alırsınız. Risk alırsanız hata yaparsınız ve gelişmeye daha açık hale gelirsiniz. Kızlar için bu durum daha önemli. Göçmen toplumundaki öğrenciler için de bu durum çok önemli. Öğrencilere sadece kitaptaki bilgileri verecekseniz ve onları sınava hazırlayacaksanız bu kolay. Ama onlara fikirleri öğretecekseniz ve bu fikirleri yorumlamalarını sağlayacaksanız asıl iş burada başlıyor' ifadelerini kullandı.
Konferansta Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un ve PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher'in yanı sıra Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın ve çok sayıda eğitimci yer aldı.
Ankara Eğitim Platformu ev sahipliğinde MEB Şura Salonu'nda '21'inci Yüzyıl Becerileri ve Tasarım Beceri Atölyeleri' adlı konferans düzenlendi. 'Bugün geleceğe hazırız' sloganıyla düzenlenen konferansa Milli Eğitim Bakanı Selçuk'un yanı sıra PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher ve yaklaşık bin 300 öğretmen katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, eğitim sistemine katkı sağlayan herkese teşekkür ederek başladığı konuşmasında, 'Aslında eğitimle ilgilenenlerin, uğraşanların, derdi eğitim ve çocuk olanların hangi alanlar üzerinde çalışmalar yapmaları gerektiğine dair önemli bir program. 21'inci yüzyıl becerisi dediğimiz beceriler çok kadim beceriler. Biz da Vinci'nin tasarladığı kaldıraçlarda bunu görüyoruz. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanını yazarken adalet kavramını nasıl eleştirel bir şekilde ele aldığının farkındayız. Eğitim sistemimizin ihtiyaçlarını bu yüzden ele alıyoruz. Türkiye'nin birikimiyle beraber bir paradigma değişikliği olması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin eğitim sistemine kuruluşundan beri tuğla koyan herkese teşekkür ederiz. Öğrenciyi, çocuğu sadece belirli sınavlarda belirli şıkları işaretleyen bir bireye dönüştürmek çocuğun gelişimini engelliyor. Bizim beklentimiz çocuklarımızın tam çocuk olması. Tam çocuk olmak, duygusuyla, eylemiyle her şekilde gelişmesi. Tüm çabalarımızı bir baz oluşturmak, mekanik oluşturmak üzerine yoğunlaşıyoruz. Sistemin uluslararası sistemle uyum içinde çalışmasını çok çok önemsiyoruz ve fırsat adaletini önemsiyoruz' ifadelerini kullandı.
'Türkiye'nin önceliği eğitimde verimliliği arttırmak'
Tasarım beceri atölyelerinin Türkiye'nin yarınlara yatırımı olduğunu söyleyen Selçuk, 'Tasarım beceri atölyeleri, uluslararası çalışmaları dikkate alarak, Türkiye'nin ihtiyaçları üzerinde durduğumuz bir konu. Çocuğumuzun geleceğini oluşturmak için bir beceri havuzu olduğunun farkındayız. Her atölyenin standartlarını ortaya koyduk. Ama elbette Ar-Ge çalışmaları önemli fakat koşulların yerel imkanlar doğrultusunda ele alınmasının önemi var. Bunu yapmamızın bir başka gerekçesi şu; insan beyni teori ve pratiği çok fazla ayrıştırıyor. Bu teori ve pratiğin çok fazla ayrılması doğaya da aykırı. Bilginin sadece çocuklara aktarıldığı süreci değil, çocuğun deneyimleyerek, arkadaşıyla paylaşarak ortaya koyduğu bir kütüphane gibi görülebilir. Türkiye'de 180 iş günü okul var. 200 ve üzeri iş günü eğitim öğretim yapan okullarda eğitim daha ferah. Ama Türkiye'nin önceliği bu iş günü sayısını arttırmak değil, verimliliği arttırmak. Atölyeleri uzun vadede yatırım olarak görüyoruz. Atölye çalışmalarıyla çocukların şahsiyetinin oluşturulmasını hedefliyoruz' diye konuştu.
'PISA, ülkeler arası eğitim olimpiyatı değil'
PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye'de öğrencilerin yarısına yakınının hayatlarından memnun olmadığını söyleyen Bakan Selçuk, 'Çocuklarımızı sosyal ve duygusal olarak deneyimler kazanmalarına fırsat vermeliyiz. İlla üniversite sınavlarındaki başarılar gerekmiyor bunu yapmamız için. Mevcut yapıda bu eksiklikleri gidermekle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Öğretmenlerimizin becerileri de buna elverişli. Her sistemin bir mekanik alt yapısı olur. Mekanik alt yapı tamamlanmazsa o sistem kültür üretmez. Türkiye'nin birikimi fazlasıyla yeterli, biz bunu öğretmenlerimizle yaparız. Önemli olan destek olmak' şeklinde konuştu.
Tasarım beceri atölyelerinin ilerleyişine şahit olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getiren Selçuk, 'Bu ay içinde 5 binden fazla okulda atölyemiz hayata geçirildi. Disiplinler arası bakış açısının öğretmenler arası konuşmalarda kullanılmasından da mutlu oluyoruz. PISA, her ülkenin kendi ödevini yapması için yetkin bir araç. Türkiye 2015'te düşüş olsa da çeşitli sebeplerden ötürü yükselişini sağlıyor. Bu meseleye biz mevcut ihtiyaçları dikkate alarak da bakıyoruz ama PISA'nın amacı Türkiye'de yanlış anlaşılıyor. PISA ülkeler arası eğitim olimpiyatı değil. PISA, eğitim politikalarımızın röntgeninin çekilmesi. Bu röntgen sonucu akılcı kararlar almamız gerekiyor. PISA'ya böyle bakmak lazım. Her bir datanın nerede nasıl bir ihtiyaca karşılık geldiğini konuşuyoruz, neler yapmamız gerektiğine karar veriyoruz. Türkiye'nin giderek iyileşen sonuçların daha ileriye gideceğini düşünüyorum. İyi şeyler olduğunda bazıları üzülüyorlar. Ne yazık ki 2021 yılında onları daha çok üzeceğiz' değerlendirmesini yaptı.
'Türkiye'de öğrenciler çok dirençli'
PISA sonuçlarının bir yarış platformu olmadığını dile getiren Selçuk, Türkiye'nin kıyaslandığı ülkelerde öğrenci başına harcanan maliyetin Türkiye'dekinden 5-6 kat fazla olduğunu söyledi. Türkiye'nin sürekli bir yükselişte olduğunu belirten Selçuk, 'Türkiye'nin 5-6 katı öğrenciye yatırım yapan ülkelerle Türkiye'yi kıyaslamak doğru değil. Türkiye belirli konulardaki yatırımlarını arttırabilirse yüksek seviyelerdeki başarıların da önünü açacağız. Biz bu tür çalışmalar yapacaksak bunun alt yapılarını da kurmalıyız. Okullar kendilerinin hangi bileşenlerde iyi olduklarını bilmiyorlar. Okullarımızın planı ve projesi yok. Öğretmenler, zümreler sınav sonuçlarının ötesinde bir değerlendirme yapamıyorlar. Hiçbir okulu birbiriyle yarıştırmadan destek projesinin alt yapısını kurduk. Bu kurulduğunda okullarımız hangi konuda desteğe ihtiyaç duyarsa biz tüm Türkiye'deki okullara hizmet sağlayacağız. Her bir okul nasıl gelişeceğini, okul gelişim planıyla mobil olarak izleyebilir. Biz de merkezden izleyeceğiz' ifadelerini kullandı.
OECD verilerine göre Türkiye'deki öğrencilerin dirençlerinden bahseden Selçuk, alt gelirli öğrencilerin yüzde 82'sinin yükseköğretim başarısı gösterdiğini söyleyerek, 'Eğitime yaptığımız yatırımın son dönemde düşmüş olması zamana ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Türkiye çok badireler atlattı ve ilerleyen dönemlerde eğitime daha fazla yatırım yapılacağını biliyorum. Eğitim imkanları arasındaki farklılığa, gelir dağılımına baktığınızda alt gelir çok çok kötü de yüzde 10'da yer alan çocuğumuz çok mu iyi diye bakarsanız alt gelirdeki çocuklarımız OECD'nin üzerindeler. Türkiye ilginç bir ülke. Alt gelir grubumuzdaki çocuklarımız da çok dirençliler. Alt gelir gruplarında yüzde 82 yüksek öğretim görme durumumuz var. Milli Eğitim Bakanlığında ekip arkadaşlarımızla birlikte çok önemsediğimiz alt yapı çalışmalarımız var. Alt yapıyı değiştirmeden üst yapıyı değiştiremeyiz. Sistemi bilerek inşa ediyoruz. Türk eğitim sistemi bundan sonra kalitenin konuşulduğu ve bu kalitenin ne şekilde yaygınlaştıracağı konusu üzerinde duracak. Bu ve benzeri çalışmalar burada kalmayacak. Buradaki her bir sayfa bizim yönetici ve öğretmenlerimizle teker teker ele alınmalı. Her okul bir parmak izidir. Herkes kendi okulu için neler yapabilir bunu tartışmalı' şeklinde konuştu.
'Büyüme ve gelişmeye yönelik mantalite çok önemli'
PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher ise eğitimin geleceği ve PISA'da başarı gösteren ülkelerle ilgili bir sunum gerçekleştirdi. Schleicher, Türkiye'nin son yıllarda yaptığı atılımlarla dünyaya bir mesaj verdiğini söyledi. Schleicher, 2015 yılında PISA sonuçlarında Türkiye'nin bir düşüş yaşadığını hatırlatarak, 2018 yılında yeniden toparlandığını aktardı. Schleicher, 'Öğretmenlerin hayatının çok kolay olmadığını biliyoruz. Biz bazı şeyleri anlamakta zorlanabiliyoruz veli olarak. Mutlaka eğitim tarafını kazanmamız gerekiyor. Fikirleri ve iyi sonuçları elde etmek zaman alabiliyor. Gençleri 21'inci yüzyıla hazırlamak istiyorsunuz ama 19'uncu yüzyılın metodunu, sınav sistemini uyguluyoruz. PISA'nın da amacı bu. Bilgiler ve beceriler PISA'da başarılı olabilmek için gerçekten değerli. Genel resme bakacak olursak bazı ülkelerde iyileşmeler görünüyor. Çin, Singapur, Estonya çok olumlu gelişmeler gösteriyor. Türkiye'ye bakıldığında 2015 yılında gerçekten kötü sonuçlar almışlar. Türkiye, dünyaya daha fazla çocuğu daha iyi bir şekilde eğitebileceğini gösterdi. Türkiye eğitimde cinsiyet farklılığını giderme yolunda en önemli paya sahip ülkelerden bir tanesi. Ancak şunu söyleyebilirim; Türkiye'de bilim alanında kızlar ve erkekler aynı puanları alıyorlar' dedi.
Türkiye'de gelişmeye açık olan çok fazla alan olduğunu belirten Schleicher, 'Türkiye'de iyileşmek için çok fazla alan var. Yeteneklerini geliştirme anlamında daha fazla güven vermeliyiz çocuklarımıza. Büyümeye, gelişmeye yönelik mantalite çok önemli. Başarılı olmak istiyorsanız risk alırsınız. Risk alırsanız hata yaparsınız ve gelişmeye daha açık hale gelirsiniz. Kızlar için bu durum daha önemli. Göçmen toplumundaki öğrenciler için de bu durum çok önemli. Öğrencilere sadece kitaptaki bilgileri verecekseniz ve onları sınava hazırlayacaksanız bu kolay. Ama onlara fikirleri öğretecekseniz ve bu fikirleri yorumlamalarını sağlayacaksanız asıl iş burada başlıyor' ifadelerini kullandı.
Konferansta Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un ve PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher'in yanı sıra Ankara Eğitim Platformu Başkanı Mirkan Aydın ve çok sayıda eğitimci yer aldı.