Şişli'de darp edilen kasiyerin eşi konuştu:

Şişli'de başı metal tezgaha vurularak darp edilen kadın kasiyerin eşi konuştu. 'Avukatım diyerek tehdit ettiler. Yani ne yapalım, hakkımızı aramayalım mı? El pençe divan mı duralım?' dedi.

Şişli'de başı metal tezgaha vurularak darp edilen kadın kasiyerin eşi konuştu. “Avukatım diyerek tehdit ettiler. Yani ne yapalım, hakkımızı aramayalım mı? El pençe divan mı duralım?” dedi.

Olay, önceki hafta salı günü saat 20.30 sıralarında Şişli Halide Edip Adıvar Mahallesi'nde bulunan bir markette meydana geldi. İddiaya göre, markete gelen ve anne-kız olduğu öğrenilen iki kadın, ürünlerin fiyatlarının reyonda ve kasada farklı olduğunu söyleyerek kasiyer kadınla tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine iki kadın, kasiyere saldırdı ve başını metal tezgaha vurarak darp etti. Kasiyer kendini korumak için karşılık vermeye çalışırken, vatandaşlar da kavgayı ayırmaya çalıştı. Darp edilen kadın kasiyer, polisi arayıp marketin kapısını kapatarak kadınların çıkmasını engelledi. Markete gelen polis ekipleri birbirlerinden şikayetçi olan 3 kadını gözaltına aldı. Emniyette ifadeleri alınarak adli işlemleri yapılan 3 kadın, savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Kasiyer kadının yaşadığı olayın etkisinden hala kurtulamadığı öğrenilirken, kadının eşi, karşı tarafın kendilerini avukat olduklarını söyleyerek tehdit ettiğini söyledi.

“Eşimin başını kasanın metal levhasına defalarca vurdular”

Darp edilen kasiyerin eşi Samet Özyürek, “Aralığın 20'si akşamı iki tane bayan markete alışverişe geliyorlar. Kasaya geliyorlar ödeme yapmak için. Kasada olmayan bir fiyat farkını gösterip, ‘Sizin fiyatlarınız hep yanlış çıkıyor, fişimi ver ben kontrol edeceğim' diye eşime söylüyor. Eşim de, ‘Tabii zaten fişinizi veriyoruz, kontrol edin bir farklılık olursa biz buradayız, her türlü yardımcı oluruz' diyor. Daha sonra eşimin bunu demesine rağmen aldıkları bir üründen yola çıkarak, bunun üzerinden ‘SKT'si (Son Kullanma Tarihi) yazıyor ama SKT'si gelmemiş olsa bile bozuk çıkıyor ürünleriniz' falan diye bu sefer üründen bir bahane bulmaya çalışıyorlar. Eşim de, ‘Bozuk çıktığını düşünüyorsanız tadını beğenmediyseniz, bu bozuk diyorsanız, SKT'si geçsin geçmesin fişiyle beraber getirin, hatta fişini de getirmeseniz de olur, kaç paralık ürün ki zaten, biz iadesinde her türlü yardımcı oluruz' diyerek bayanlara cevap veriyor. Eşimin bu cevabı üzerine 'ben avukatım' diye kendini tanıtan bayan şahsın, ‘alacaksın tabii, işin ne? Ben buradan alışveriş yapıyorum, maaşını o şekilde alıyorsun. Ben alışveriş yapmazsam buradan sana kim maaş verecek' gibi söylemleri oluyor. Eşim de bunun üzerine ‘Benim maaşımı sen vermiyorsun. Benim çalıştığım firma banka hesabıma maaşımı yatırıyor' diyor. Orada bir sürtüşme yaşıyorlar. Gelen iki bayandan biri eşimin yakasından tutup çekmeye çalışıyor. O esnada da diğer bayan da elini kaldırıyor, eşime vurmak istiyor. Eşim de kendini savunmak için karşılık vermek zorunda kalıyor. Sonra eşimi saçından yakalıyorlar ve o kasanın metal levhasını kafasına defalarca vuruyorlar. Zaten görüntülerde de mevcut. Bayağı da sert vuruyorlar zaten. Eşimin saçları, saç dipleri bayağı kızarık, darp raporlarında var zaten. Eşim darp edildikten sonra hemen kapıyı kilitliyor, polisi arıyor. Bayanlar bunu duyunca kaçmak için bir yelteniyorlar zaten. Poşetlerini alıp bir an önce mağazadan çıkmak istiyorlar. Eşim buna izin vermiyor. ‘Ben polisi aradım, bekleyeceksiniz' diye mağazayı kapatıyor. Ondan sonra bu bayanlar bir zaman sonra kendileri cep telefonlarını açarak mağazanın içinde görüntü almaya başlıyorlar. 'Bizim hüviyetimizi kısıtlıyorsunuz' diye, 'sizden şikayetçi olacağız' diye. Yani bu nasıl bir sistem? Sen geliyorsun orada vatandaşı darp ediyorsun, çalışan insanı darp ediyorsun. Ondan sonra hüviyetimi kısıtladın benim diye, polis gelecek olay yerine, video falan çekiyorsun yani. Nasıl iş anlamadım ben bunu. Ben ekibe beni hastaneye siz götüreceksiniz dedim. Sizin nezdinizde ben darp raporu alacağım dedim. Ekibi bırakmadım. O vatandaşlar da ekipten ambulans istemelerine rağmen polisi bir şekilde ekip ‘Biz kendi imkanlarımızla geleceğiz hastaneye darp raporu alacağız' dediler. Yani öyle bir sistem mi var? Ben nereden bileceğim eve gidip kendi orasını burasını çimdikleyip morartıp da hastaneye gidip, işte ben böyle böyle bir olaya karıştım, bak buram morardı, şuram şişti denileceğini, nereden bileceğim? Avukatım diyor, yani madem ben avukatım ben o işleri biliyorum diye beni tehdit ediyorsun, bunu da bilmen lazım. Böyle bir darp raporu alma şekli mi var” dedi.

“'Avukatım' diyerek tehdit ettiler”

Kadınların avukat olduklarını söyleyerek kendilerini tehdit ettiklerini söyleyen Özyürek, “Yani şu anda eşimin durumu tabii ki psikolojik olarak pek de iyi değil, olayı unutmaya çalışıyor. Aradan iki hafta gibi bir zaman geçti. Ama yine de silinecek gibi bir şey değil. İlk bir hafta kendini toparlayamadı, işe adapte olamadı. Zaten iki gün idari izin verdiler iş yerinden. Başının ağrısı, saç diplerinin ağrısı, kafa ağrısı iki gün sürdü vurmalardan dolayı falan. Zaten eşimin elinde kesikler falan da vardı. Darp raporlarında onlar da mevcut. Boğuşma esnasında da içeride olan müşterilerden birkaç erkek arkadaş ayırmak istiyorlar bayanları. Yani eşimi onların elinden almaya çalışırlarken o annesi olacak şahsın ayırmaya çalışan kişiyi elinin tersiyle itip, ‘Ben avukatım, kızım avukat. Sizi dava edeceğim tacizden' diye söylemleri olmuş. Çocuklara da ters gitmişler. Çocuklar tehdit altında kalınca, sizi tacizden dava ederiz deyince çocuklar da çekimser kalmış. Dokunmak bile istememişler yani. Zaten görüntülerde de mevcut. O tehditten sonra çocuklar elini çekiyor. Avukatlık kimliğini kullanarak, ‘Ben avukatım, seni tacizden dava edeceğim, mahkemelere vereceğim, seni süründüreceğim' bu şekilde söylemleri olmuş. Zaten bu çocuk gidip ifade de verdi. İfadesinde de aynı şeyleri söylemiş, beni tehdit etti bu şekilde diye. Yani bu insan avukatım diye söylüyor, burada insanları tehdit ediyor. Yani bu memlekette işler böyle mi yürüyor, ben anlamadım. Yani ben avukatım, ben bunu yaparım, asarım, keserim, tutarım. Ya da ben polisim, ben subayım, bilmem neyim... Yani işler böyle mi yürüyor memlekette, bilmiyorum yani. O zaman biz yani normal vatandaşlar ne yapacağız? Nasıl hakkımızı arayacağız? Yani ben avukatım diyene biz ne yapalım? El pençe divan mı duralım? Ne yapalım yani? Birisi bir yol göstersin o zaman bize. Hakkımızı aramayalım mı? Ya da ne bileyim ezik mi kalalım, ne yapalım? Ben sürecin takipçisi olacağım. Ceza almaları için elimden geleni yapacağım” diye konuştu.

Bakmadan Geçme