Savunma Sanayii Başkanı Demir: 'Yerli ve teknolojisi yüksek sanayiye sahip ülkelerin caydırıcılığı yüksek olmuştur'
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı (SSA) İsmail Demir, Yerli ve teknolojisi yüksek sanayiye sahip ülkelerin caydırıcılığı yüksek olmuştur dedi.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı (SSA) İsmail Demir, 'Yerli ve teknolojisi yüksek sanayiye sahip ülkelerin caydırıcılığı yüksek olmuştur' dedi.
Türk Patent ve Marka Kurumunda düzenlenen 'Savunma Sanayiinde Fikri Mülkiyet Hakları' konulu konferansta konuşan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 'Ülkemiz jeopolitik açıdan çok önemli bir konumda yer alıyor. Dünyada çatışma bölgeleri dediğimiz yerlerde bir harita çıkardığımızda da bu çatışma bölgeleri ve potansiyel çatışma bölgelerine en yakın ülkelerden birisiyiz. Uluslararası meseleler devam ederken bizim savunma sanayii konusundaki yerlilik ve millilik vurgusu arttı. Yerli ve teknolojisi yüksek savunma sanayiine sahip ülkelerin caydırıcılığı yüksek olmuştur' dedi.
Savunma sanayiinde yerli ve milli olmanın önemine vurgu yapan Demir şöyle devam etti:
'Uzun yıllardır yumuşak güç politikası güden ülkemiz, gerektiği yerde sert gücü de kullanılması gerçeğini görüp, bunu sahaya sürdüğünde bazı denklemleri değiştirdiğimiz görüldü. Biz bu anlamda yerlilik ve millik vurgusu yaparken Türkiye giderek artan oranda tasarıma ağırlık veren, bizim milli tanımına dayandırdığımız, yani fikri mülkiyet açısından sahipliğini edindiğimiz, kendi insanımızın beyin gücüne dayanan işler olmaya başladı. Bunlar olurken de belki ülkemiz savunma sanayii anlamında biraz daha patent konusu ciddi. Geliştirmeye çalıştırdığınız ürünlerin patent duvarına çarpmadan geçmesi mümkün değil.'
Veri tabanının önemine vurgu yapan Demir, 'Veri tabanının sadece farkındalık açısından değil, yapacağınız tasarım açısından da önemli olduğunu, bunun farkındalığının arttırılması gerektiğini vurguluyorum. Kurumda gerçekleştirdiğimiz programların çoğu da koruma altına aldığımız ve sahip olduğumuz fikri sanayi mülkiyet haklarını somutlaştıralım dediğimizde çok az veri tabanı olduğunu görme şansızlığına uğradık' ifadelerini kullandı.
Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habip Asan ise şunları kaydetti:
'Bilginin üretilmesi, fikri ürüne dönüştürülmesi ve ticarileştirilmesinden oluşan bu inovasyon süreci bir yandan buluş sahibine sağladığı tekel hakkı ile teknolojik gelişmeyi özendiriyor, bir yandan da başvuruların yayımlanması ve koruma süresinin bitiminden sonra kamuya mal olması ile teknolojilerin yayılmasına hizmet eden fikri mülkiyet haklarının, daha özelde patent sisteminin etkin bir araç olarak kullanımını da zorunlu hale getirmektedir. Bundan 40-50 yıl önce şirketlerin toplam varlıkları içinde gayri maddi varlıkların (patentler, markalar, tasarımlar) maddi varlıklarına (bina, arsa, araba v.s) oranı 20/80 iken, 2010'lu yıllara geldiğimizde bu oran ters dönmüş, 80/20, hatta 90/10 olmuştur.'
Ar-Ge'nin önemine vurgu yapan Asan şu ifadeleri kullandı:
''Diğer görece gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yerli ve milli teknoloji hamlesi kapsamında kamu destekleriyle beraber hem kamu hem de özel sektör firmalarının yoğun Ar-Ge faaliyetleri bulunmaktadır. Yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucu yeni teknolojiler ve buluşlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bir bölümü devlet sırrı olarak kalırken, bazıları da ticarileştirilmekte olup, patent tescili ile korunmaları gerekmektedir. Teknolojideki söz konusu dönüşümün savunma sanayii açısından yönetilmesinde bir tür ABD'nin uzun adı 'Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı' olan DARPA benzeri bir rolü ise Savunma Sanayii Başkanlığımız üstlenmiş olup, bahsi geçen teknolojik değişimin yanısıra uygulanan politikalarda son 30 yıllık dönemin hem kamu hem de özel sektör firmalarının faaliyette bulunduğu sektördeki yapısal dönüşümünün yönünü belirlemiştir.'
Türk Patent ve Marka Kurumunda düzenlenen 'Savunma Sanayiinde Fikri Mülkiyet Hakları' konulu konferansta konuşan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 'Ülkemiz jeopolitik açıdan çok önemli bir konumda yer alıyor. Dünyada çatışma bölgeleri dediğimiz yerlerde bir harita çıkardığımızda da bu çatışma bölgeleri ve potansiyel çatışma bölgelerine en yakın ülkelerden birisiyiz. Uluslararası meseleler devam ederken bizim savunma sanayii konusundaki yerlilik ve millilik vurgusu arttı. Yerli ve teknolojisi yüksek savunma sanayiine sahip ülkelerin caydırıcılığı yüksek olmuştur' dedi.
Savunma sanayiinde yerli ve milli olmanın önemine vurgu yapan Demir şöyle devam etti:
'Uzun yıllardır yumuşak güç politikası güden ülkemiz, gerektiği yerde sert gücü de kullanılması gerçeğini görüp, bunu sahaya sürdüğünde bazı denklemleri değiştirdiğimiz görüldü. Biz bu anlamda yerlilik ve millik vurgusu yaparken Türkiye giderek artan oranda tasarıma ağırlık veren, bizim milli tanımına dayandırdığımız, yani fikri mülkiyet açısından sahipliğini edindiğimiz, kendi insanımızın beyin gücüne dayanan işler olmaya başladı. Bunlar olurken de belki ülkemiz savunma sanayii anlamında biraz daha patent konusu ciddi. Geliştirmeye çalıştırdığınız ürünlerin patent duvarına çarpmadan geçmesi mümkün değil.'
Veri tabanının önemine vurgu yapan Demir, 'Veri tabanının sadece farkındalık açısından değil, yapacağınız tasarım açısından da önemli olduğunu, bunun farkındalığının arttırılması gerektiğini vurguluyorum. Kurumda gerçekleştirdiğimiz programların çoğu da koruma altına aldığımız ve sahip olduğumuz fikri sanayi mülkiyet haklarını somutlaştıralım dediğimizde çok az veri tabanı olduğunu görme şansızlığına uğradık' ifadelerini kullandı.
Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Habip Asan ise şunları kaydetti:
'Bilginin üretilmesi, fikri ürüne dönüştürülmesi ve ticarileştirilmesinden oluşan bu inovasyon süreci bir yandan buluş sahibine sağladığı tekel hakkı ile teknolojik gelişmeyi özendiriyor, bir yandan da başvuruların yayımlanması ve koruma süresinin bitiminden sonra kamuya mal olması ile teknolojilerin yayılmasına hizmet eden fikri mülkiyet haklarının, daha özelde patent sisteminin etkin bir araç olarak kullanımını da zorunlu hale getirmektedir. Bundan 40-50 yıl önce şirketlerin toplam varlıkları içinde gayri maddi varlıkların (patentler, markalar, tasarımlar) maddi varlıklarına (bina, arsa, araba v.s) oranı 20/80 iken, 2010'lu yıllara geldiğimizde bu oran ters dönmüş, 80/20, hatta 90/10 olmuştur.'
Ar-Ge'nin önemine vurgu yapan Asan şu ifadeleri kullandı:
''Diğer görece gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yerli ve milli teknoloji hamlesi kapsamında kamu destekleriyle beraber hem kamu hem de özel sektör firmalarının yoğun Ar-Ge faaliyetleri bulunmaktadır. Yapılan Ar-Ge çalışmaları sonucu yeni teknolojiler ve buluşlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bir bölümü devlet sırrı olarak kalırken, bazıları da ticarileştirilmekte olup, patent tescili ile korunmaları gerekmektedir. Teknolojideki söz konusu dönüşümün savunma sanayii açısından yönetilmesinde bir tür ABD'nin uzun adı 'Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı' olan DARPA benzeri bir rolü ise Savunma Sanayii Başkanlığımız üstlenmiş olup, bahsi geçen teknolojik değişimin yanısıra uygulanan politikalarda son 30 yıllık dönemin hem kamu hem de özel sektör firmalarının faaliyette bulunduğu sektördeki yapısal dönüşümünün yönünü belirlemiştir.'