Hava sıcaklığındaki değişkenlik üst solunum yolu hastalığı riskini artırıyor

AÜ Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık:

"Havanın ısınıp soğuması, yağmur gibi değişkenlik, viral enfeksiyonların görülmesini kolaylaştırabiliyor. Şu an grip, Kovid-19, RSV, adonavirüsler, rinovirüs ve diğer koronavirüsler gibi solunum yoluyla bulaşan viral enfeksiyonların hemen hemen tümünü görüyoruz"
- "Yüksek ateş, aşırı öksürük ve balgam çıkarma, istirahat halindeyken nefes darlığı söz konusuysa mutlaka hekime başvurulmalı"
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, üst solunum yolu hastalıklarının hava sıcaklığındaki değişkenliğe bağlı olarak arttığını, yüzde 99'unun ilaç kullanımına gerek olmadan istirahat edilerek iyileşeceğini söyledi.
Balık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hava sıcaklığındaki değişimin, hastalık sıklığının artmasında önemli bir etken olduğunun altını çizerek, "Havanın ısınıp soğuması, yağmur gibi değişkenlik, viral enfeksiyonların görülmesini kolaylaştırabiliyor." dedi.
Bu artışın olağanüstü ve endişe verici bir durum olmadığını vurgulayan Balık, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu beklenmeyen bir durum değil. Çünkü, ülkemizde uzun yıllara dayanan epidemiyolojik veriler, özellikle nisan ve mayıs gibi bahar aylarında, soğuk algınlığı, grip gibi tabloya neden olan virüs kaynaklı enfeksiyonlarda artış görülüyor.
Özellikle bu dönemlere bayram ya da okul tatili gibi hareketliliğin arttığı zamanlar denk geliyorsa hastalık artışı daha fazla görülüyor. Ramazan Bayramı'nın ertesinde bu enfeksiyonlar ülkemizde belirgin bir pik yaptı. Şimdi, önümüzde Kurban Bayramı var. Dikkatli ve tedbirli olmak lazım. Çünkü, standart olan bireysel tedbirler alınmazsa Kurban Bayramı sonrasında da yine bir artışla karşı karşıya kalabiliriz."
- "Virüs kaynaklı enfeksiyonlarında kesinlikle antibiyotik kullanılmamalı"
Balık, ortamda birden çok viral enfeksiyon bulunduğunu belirterek, "Şu an grip (influenza) başta olmak üzere Kovid-19, grip ve soğuk algınlığına benzer bulgular gösteren Respiratuar Sinsisyal Virüs (RSV), solunum yollarını ve bağırsak sistemini enfekte eden virüs olan adonavirüsler, nezle vakalarının büyük bir kısmından sorumlu olan Rinovirüs ve diğer koronavirüsler gibi solunum yoluyla bulaşan viral enfeksiyonların hemen hemen tümünü görüyoruz." bilgisini verdi.
Bu virüslerin bir çoğunun, öksürük, hapşırık, burun akıntısı, göz yaşarması, ses kısıklığı gibi benzer belirtilerle kendini gösterdiğini dile getiren Balık, şöyle devam etti:
"Bu hastalıklarda antibiyotik kullanımıyla karşılaşıyoruz. Bu hiçbir işe yaramadığı gibi kişide antibiyotik direnci gelişmesine ve antibiyotiklerin yan etkilerine yol açmaktadır. Virüs kaynaklı solunum yolu enfeksiyonlarında kesinlikle antibiyotik kullanılmamalı. Ek bir bakteriyal enfeksiyon çıkması halinde ise antibiyotik kullanımına hekim karar vermeli.
Yüksek ateş, aşırı öksürük ve balgam çıkarma, istirahat halindeyken nefes darlığı söz konusuysa mutlaka hekime başvurulmalı. Bunun dışında öksürük, hapşırık, göz yaşarması, burun akıntısı ve hafif ses kısıklığı varsa hekime gitmeksizin bu hastalıkların yüzde 99'u ilaç kullanımına gerek olmadan istirahat edilerek kendiliğinden iyileşir."
- "Öksürük, hapşırık devam eden kişiler, bir hafta kendini izole etmeli"
Balık, üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada, Kovid-19 salgın dönemindeki maske-mesafe-hijyen tedbirinin bir davranış biçimi haline gelmesinin önemini vurguladı.
Bir salgın durumunun artık söz konusu olmadığını ancak hala virüs kaynaklı enfeksiyonların yaygın görülebildiğini belirten Balık, şunları kaydetti:
"Bu dönemde, özellikle hasta olan ya da hastalık belirtisi gösteren duyarlı davranmalı. Grip ve soğuk algınlığı belirtileri gösterenler, otobüs, metro gibi kalabalık ortamlara girmemeli, girmek durumda kalıyorsa da mutlaka maske takmalı.
Özellikle öksürük, hapşırık devam eden kişilerin mümkünse bir hafta kadar kendini olabildiğince izole etmesi önem taşıyor. Bu kişilerin evde istirahat etmesi, çalışıyorsa 3-4 gün işe gitmemesi öneriliyor. Bu kişilerin iş ortamında bulunması, tüm çalışanların sağlığını tehlikeye atacaktır. Belirti olan ya da hastalık tanısı alan çocukların, kreşe ve okula gönderilmemesi de bulaşın önlenmesi için önemli."
Prof. Dr. Balık, hasta olanların, ev içinde ailesiyle birlikteyken birkaç gün maske takmasını ya da kendini izole etmesini önerdiklerini sözlerine ekledi.

Bakmadan Geçme