'Fizyoterapinin önemi her geçen gün daha fazla artıyor'
Uzman Fizyoterapist Ahmet Burak Sezgin, fizyoterapinin öneminin her geçen gün daha fazla arttığını söyleyerek, bütüncül tıpla birlikte fonksiyonel tıp bakış açısıyla yol alınmasının altını çizdi.
Uzman Fizyoterapist Ahmet Burak Sezgin, fizyoterapinin öneminin her geçen gün daha fazla arttığını söyleyerek, bütüncül tıpla birlikte fonksiyonel tıp bakış açısıyla yol alınmasının altını çizdi.
Uzm. Fzt. Ahmet Burak Sezgin fizyoterapi ve fizyoterapistlerin günümüzde ki önemini anlattı. Ahmet Burak Sezgin, kaleme aldığı yazısında fizyoterapinin öneminin her geçen gün daha fazla arttığını belirterek, bütüncül tıpla birlikte fonksiyonel tıp bakış açısıyla yol alınmasını vurguladı.
Yazısına herkesin mutlaka duyduğu kavramlar olan fizyoterapi ve fizyoterapist kavramlarını açıklamakla başlayan Sezgin, “Doğuştan ya da sonradan sahip olunan sakatlıklar, hastalıklar ve yaralanmalardan etkilenen kişilerin, hareket ve işlevsel fonksiyonlarının geri kazanılmasına, yaşadıkları ağrılı durumun azaltılmasına hatta ortadan kaldırılmasına yardımcı olan sağlık bilimine fizyoterapi; bunu gerçekleştiren sağlık profesyoneline ise fizyoterapist denilmektedir.
Fizyoterapi branşinin ilerleyişi
Yazının başında bahsettiğim gibi, dönemin şartları yeni alanların oluşmasına ya da belirli bir alanın ilerlemesine katkı sağlamaktadır. Fizyoterapinin ilerlemesi ve gelişmesinde ise 19. yüzyılda Amerika’da yaşanan çocuk felci epidemisi oldukça etkili olmuştur. Hastaların tedavisini yapan sağlık profesyonelleri tarafından fizyoterapist ünvan ve fizyoterapi mesleğinin temeli atılmıştır. Daha sonra bu alanda eğitimli sağlık personeli yetiştirmek için bir kolej kurulmuş ve kolejden mezun olan eğitimli kadro, çocuk felci geçirenlerin yanı sıra savaştan yaralı olarak dönen askerlerin fiziksel fonksiyonlarını ve ağrılarını tedavi etmek için görev almışlardır. Alanın gelişimi ise 1940’larda görülmektedir. 50’lerden sonra ise kemik, eklem, yumuşak doku, beyin, sinir sistemi, kalp, dolaşım sistemi ve akciğerler gibi çeşitli organları ilgilendiren alanlarda özelleşmiş tedaviler geliştirilmeye başlanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından sağlık ‘Sağlık sadece hastalık ya da sakatlığın bulunmaması durumundan ziyade zihinsel, sosyal ve bedensel iyilik halini ifade eder” şeklinde tanımlanmaktadır. 20. yüzyılda temiz su, hijyen, temel beslenme, barınma ve güvenlik sağlığın temel belirleyicileri durumundaydı. Ve öncelikli olan salgın hastalıkların önlenmesi ve etkilenen hastaların fiziksel olarak iyileştirilmesini kapsıyordu. Günümüzde tüm dünya bir pandemiyle uğraşsa da 2020 yılına kadar çoğu zaman teknolojinin ve şehir hayatının getirdiği yeni yaşam tarzının insanlar üzerinde oluşturduğu etkiler ön plandadır” dedi.
Uzman Fizyoterapist Ahmet Burak Sezgin yazısının devamında şu noktalara değindi: “21. yüzyıl insanlarının yaşam tarzı bel fıtığı, boyun fıtığı, sırt fıtığı, skolyoz, mekanik bel ağrıları, mekanik boyun ağrıları, mekanik sırt ağrıları, omurilik problemleri, duruş bozuklukları(postür bozukluğu), kronik kas problemleri, sinir sıkışmaları, kaslarda meydana gelen tetik nokta(trigger point) problemleri, iskemik kalp hastalıkları, hipertansiyon, inme, kanser, astım, kronik bronşit, obezite, diyabet, osteoporoz(kemik erimesi), artrit, kronik ağrı, kadın sağlığı, erkek sağlığı gibi rahatsızlıkları da beraberinde getirmektedir. Fizyoterapinin alanı da çoğu zaman bu durumlardan etkilenen insanlara uygulanan; manuel terapi, osteopati, psikonöroimmünoloji, gtos terapi ve diğer etken tedavilerden oluşmaktadır.
Bunun yanında multipl skleroz (MS), kistik fibroz gibi doğuştan gelen veya kalıtsal hastalıkların oluşturduğu etkilerin tedavisini ve her türlü ameliyat sonrası iyileşme sürecini de rehabilitasyon uygulamaları dahilinde kapsamaktadır. Covid-19 salgının etkisiyle uzun süre yoğun bakım servislerinde yatan hastaların bulunması ve özellikle akciğeri tutan bir hastalık olması nedeniyle fizyoterapistlere ihtiyaç artış göstermektedir. Ayrıca hastalığa yakalanmayan insanların, özellikle yaşlıların evlerde uzun süre hareketsiz kalması da fizyoterapiye ihtiyacın duyulacağını göstermektedir. Konu hakkında detaylara ahmetburaksezgin.com üzerinden de ulaşabilirsiniz. Dünya’yı sarsan korona virüs salgını sonrası yapılan akademik ve bilimsel çalışmalarda fizyoterapi’nin ve fizyoterapist’in önemi tüm Dünya’ya tekrardan göstermiştir.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda bütüncül tıp yaklaşımıyla hastaların şikayetleri ve altta yatan diğer problemler bir arada incelenerek daha etkili tedaviyle sağlıklarına kavuşmaları hedeflenmektedir. Ancak bütüncül ve fonksiyonel fizyoterapi’nin teşhis-tanı koymadığı, hekim tarafından teşhis-tanısı konulmuş hastalara uygun fizyoterapi yöntemlerinin uygulanması ve oluşturulduğı olduğu unutulmamalıdır“