Sınırlarında NATO askeri görmek istemeyen bir zamanların SSCB si, dağılma sonrası yeni ismiyle Rusya. Diğer tarafta sömürgeci, Avrupa.
Normal şartlarda Rusya gibi savaşçı ve silah ekonomisiyle dünyada elli bir yere sahip olan ülkenin, Ukrayna’yı işgali (Kiev’e kendi bayrağını dikmeni) 1-2 günlük bir iş iken, 10 günü aşkın süredir dünya basınında neden hiç düşmüyor?
Dün Afganistan’ı Afgan halkını ayaklandıranlar, Irak’ta halkı organize edenler, Suriye’de bataklığı hazırlayanlar, Azarbaycan’da Ermenistan meselesini kaşıyanlar bu gün de Ukrayna’da yeni bir dünya düzeni ve belki de 3. Dünya savaşının fitilini ateşlemekte.
Ukrayna’yı yanınızdayız diye kışkırtan ve savaşa girme sürecini hevesle hızlandıranlar şimdi nerede? İsimleri belli bu ülkeler dün Saddam’a karşı Irak halkına destek verenlerle, Esad’a karşı Suriye coğrafyasını bölenlerin olduğu yerdeler. Bu tahmin etmesi hiç te zor olması gerek. Diğer tarafta yüz yıla yakın zamandır doğuda hiçbir ülkeye üst düzey yönetici olarak hiçbir ziyaret ve teması olmayan İsrail devlet başkanı düzeyinde Ukrayna, Rusya ve Türkiye ziyareti hangi manaları taşımaktadır?
Bu ve bunun gibi birçok soru hala cevapsız beyinlerimizde yer işkâl gederken. Ukrayna da ikamet eden büyük bir Yahudi topluluğu dikkatimizi çekiyor. Onlara yer iskân etmek vaadiyle İsrail (Filistin) topraklarına mı yerleştirilecek. Irak, Suriye savaşlarında akil bir siyaset ile uzak duran Türkiye ve İslam âlemi Filistin meselesi ile İsrail bataklığına mı çekilmek isteniyor? Diye düşünmeden edemiyorum.
Bu girift soruların cevabını zaman verecektir mutlaka.
Covud19 salgını ve ardından Ukrayna Rusya savaşı meselesi ile dünyayı saran hastalık, gide sorunları ve beraberinde gelen ölüm vakaları ile üzerindeki insanları besleme noktasında sıkıntıya giden dünyamıza yeni bir nüfus oranı ile yeni bir şekil mi verilmek isteniyor acaba?
Bu gün Suriyeli göçmenlerin botlarını batıran ve o masum insanları ölüme terk eden Sarı saçlı, mavi gözlü toplumun, Ukraynalı göçmenlere gösterdikleri yakınlık ve sınırlarını açmakla beraber yaptıkları maddi yardımları görünce anlıyorum ki Haçlı birliği tekrar toparlanıyor. Hilal ile Haçın bitmeyen mücadeleni yeni bir aşamaya mı geliyor. Bir gurup insanlar Haçın etrafında birleşebilirken, diğer tarafta Hilalin altında olması gerekenler nerede? Neden hala bir araya gelemediler veya gelemiyorlar?
İslam dünyanı kendi iç sorunlarıyla uğraşırken Haç etrafında olanlar ise çok çabuk toparlanabiliyor. İsimleri ve ülkeleri Müslüman olan insanlar ise dünyevi ve nefsani çıkarlar peşinde hala olayı fark edemiyor.
Allah nurunu mutlaka tamamlayacak. Tamamlayacak ama bu süreçte hangi saftayız, kimlerle kimin v eneyin yolunda koşuşturmaktayız, bu soruları kendi nefsimize sormak v cevabını vermek zorunluluğumuz şu an her zamankinden daha çok kendini göstermekte.
İhrama girip Lebbeyk nidaları ile son istasyonu Vatikan olan trene bininler hacı olamazlar. Kâfirler gibi yaşarken Müslüman ismi taşımak emin olalım ki hiç birimizi kurtarmaya yetmeyecektir.
Bu gerçekler ışığında nefsimize ve alimize daha çok dikkat etmemiz gerektiği fark etmeliyiz.
Yani yazımızda buluşabilmek ümidi, selam, muhabbet ve daim dûa ile…
