TİHEK İkinci Başkanı Kınalı: 'FETÖ, 28 Şubat darbesine her yönüyle lojistik ve maddi destek vermiştir'

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) İkinci Başkanı Mesut Kınalı, FETÖ, 28 Şubat darbesine her yönüyle lojistik ve maddi destek vermiş, toplum üzerindeki etkisini arttırmak için onlarla birlikte çalışmış bir örgüttür dedi.

PAYLAŞ
Malatya Sürmanşet - Malatya Sürmanşet

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) İkinci Başkanı Mesut Kınalı, "FETÖ, 28 Şubat darbesine her yönüyle lojistik ve maddi destek vermiş, toplum üzerindeki etkisini arttırmak için onlarla birlikte çalışmış bir örgüttür" dedi.

TİHEK, Ankara’da bir otelde 28 Şubat postmodern darbesinin yıl dönümü sebebiyle "28 Şubat Darbesinin Neden Olduğu İnsan Hakları İhlalleri ve Devam Eden Mağduriyetler" konulu toplantı düzenledi. Toplantıya TİHEK Başkanı Süleyman Arslan, TİHEK İkinci Başkanı Mesut Kınalı, kurul üyeleri ve basın mensupları katıldı. Toplantıda 28 Şubat postmodern darbesi hakkında değerlendirmelerde bulunan TİHEK İkinci Başkanı Kınalı, Türkiye’nin çok partili hayata geçtikten sonra neredeyse her on yılda bir darbe veya muhtıralara sahne olduğunu söyleyerek, "Bunun sonucu olarak da TBMM ve siyasi partiler kapatılmış, millet iradesi hiçe sayılmış, başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan haklan çiğnenmiştir" ifadelerini kullandı.

"28 Şubat darbesi doğrudan halka ve onun yaşam biçimine karşı yapılmıştır"

Yaşanan darbe veya muhtıralardan birisinin de pek çok insan hakları ihlali ile sonuçlanan ve yüz binlerce insanın mağdur olmasına neden olan, diğer klasik anlamdaki darbelerden farklı özellikleri bulunması nedeniyle ’postmodern’ olarak nitelenen 28 Şubat 1997 darbesi olduğunu aktaran Kınalı, "Bu farklılığın diğer bir nedeni de şudur; daha önceki darbeler, anarşi, ekonomik bunalım ve kötü yönetim gibi nedenlere dayandırılırken, 28 Şubat darbesi doğrudan halka ve onun yaşam biçimine karşı yapılmıştır. Bu darbenin diğer bir farklılığı da darbecilerin sadece tankları yürüten militarist güçlerden ibaret olmamasıdır. Zira darbe ortamını hazırlayıp algı oluşturan medya, kendilerini toplum mühendisi yerine koyarak toplumu ve siyaseti dizayn etmekle görevli addeden karanlık odaklar, bazı sendika ve meslek kuruluşları ve rantçı sermaye grupları, YÖK ve yüksek yargı mensupları da bu karanlık sürecin faili olmuşlardır. Kısacası 28 Şubat MGK kararları, darbenin legal kılıfını sunarak darbeci görünmek istemeyen ama dört gözle bekleyen sivillere psikolojik rahatlama sağlamıştır" diye konuştu.

"FETÖ, 28 Şubat darbesine her yönüyle lojistik ve maddi destek vermiş, toplum üzerindeki etkisini arttırmak için onlarla birlikte çalışmış bir örgüttür"

28 Şubat postmodem darbe sürecinin en önemli aktörlerinden birisinin de 15 Temmuz hain darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) olduğunu vurgulayan Kınalı, "FETÖ, 28 Şubat darbesine her yönüyle lojistik ve maddi destek vermiş, toplum üzerindeki etkisini arttırmak için onlarla birlikte çalışmış bir örgüttür. Zamanın meşru hükümeti için ’emaneti iade edin, çekilin’, darbeciler için ise ’asker daha demokrat’ beyanında bulunan, anti-demokratik MGK kararları için de ’İslami usullere göre değerlendirildiğinde bu bir içtihattır, hata yapsalar bile sevap alırlar’ zırvalığını yapan da bizzat örgüt lideri olmuştur" ifadelerini kullandı.

Her darbe döneminde olduğu gibi bu dönemde de birçok vatandaşın inançları nedeniyle haksız uygulamalara maruz bırakıldığını, din ve vicdan hürriyetlerinin ihlal edildiğini, binlerce başörtülü öğrencinin okullardan uzaklaştırılarak ve katsayı uygulamasıyla fırsat eşitliğinin ortadan kaldırılarak eğitim haklarının ellerinden alındığının altını çizen Kınalı, "Yine birçok sivil toplum örgütünün kapatılmak ya da faaliyetleri sınırlandırılmak suretiyle örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakları engellenmiş, en küçük sermaye sahipleri dahi kategorize edilerek üretim ve mülkiyet hakkı sınırlanmıştır. Yapılan fişlemeler ile özel hayatın gizliliği yok edilmiştir. Seçilmiş iktidarı uzaklaştırma ve parti kapatma uygulamaları ile seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları ihlal edilmiştir" dedi.

"28 Şubat öğrencileri de mağdur etti"

28 Şubat sürecinin öğrencileri de mağdur ettiğini söyleyen Kınalı, "Bu dönemde başörtülü öğrenciler üniversitelere alınmamış, hatta ’ikna odaları’ kurularak öğrencilerle yapılan özel görüşmelerle üzerlerine psikolojik baskı oluşturulmuştur. Öğrencilere iki seçenek bırakılarak, ya başlarını açarak yüksek öğrenimlerini sürdürebilecekleri ya da açmayarak üniversite hayallerine son vermeleri istenmiştir. Ayrıca kamuda ’başörtüsü yasağı’ getirilerek birçok kamu görevlisi hakkında soruşturma açılmış, hatta bazılarının işlerine son verilmiştir. Üstelik bu yasak sadece kadınları değil, eşi başörtülü erkekleri de etkilemiştir. Sayısı tespit edilemeyen çok sayıda erkek, eşi başörtülü olduğu için veya ’irticai fikirleri ya da faaliyetler’ nedeniyle işten atılmış, kişiler eşleri ve işleri arasında tercih yapmaya zorlanmıştır" şeklinde konuştu.

28 Şubat sürecinin en derinden etkileyip mağdur ettiği kesimin şu anda bile cezaevlerinde bulunan kesim olduğunu belirten Kınalı, cezaevindeki kişilerin çoğunun başörtü eylemlerine katıldıkları, bu eylemlerde pankart açtıkları, camilerde Kur’an dersi verdikler için ceza aldıklarını söyleyerek, "Dolayısıyla bu kişiler suçsuz yere 20-25 yıldır cezaevlerinde tutulurken aileleri cezaevi yollarında ömür tüketmekte, çocuklar babasız, anneler çocuklarına hasret bir ömür sürdürmek zorunda kalmaktadırlar" dedi.

Son yıllarda yüksek öğrenimde ve kamuda kılık kıyafet yasağı gibi bazı hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için önemli adımlar atıldığını hatırlatan Kınalı, okullarda ve kamuda başörtüsü yasağının kaldırılarak, 5525 Sayılı yasa ile bir bölüm memurun işine geri dönüşünün sağlandığını belirtti.

"28 Şubat sürecinin acımasızlığına göğüs gererek direnenler de övgüye layıktırlar"

28 Şubat sürecinin acımasızlığına göğüs gererek direnenlerin de övgüye layık olduğunu söyleyen Kınalı, "15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimine karşı tanklar önüne yatarak şehit ve gazi olan kahramanlar nasıl övgüye layıksa 28 Şubat sürecinin acımasızlığına göğüs gererek direnenler de övgüye layıktırlar. Zira çoğu kişinin kutsal değerleri bile ayaklar altına alarak paye kapma yarışına girdiği bir dönemde bu kişiler maddi kayıplara ve psikolojik travmalara rağmen onurlu duruşlarını sürdürmüşlerdir. Bu nedenle 28 Şubat sürecinde maddi ve manevi kayba uğrayan bütün kesimlerin mağduriyetleri bir an önce giderilmelidir. Bunun için gerekirse yasal düzenlemeler yapılarak en azından baskı altında taraflı yargı tarafından yargılananlar için yeniden yargılama yolu açılmalıdır" diye konuştu.

İhlas Haber Ajansı

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN