'KTEPH Aklımda' etkinlikleri ile hastalığa dikkat çektiler

Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon (KTEPH) hastalığı konusunda farkındalık oluşturmak ve Türkiye'de halk arasında bilinirliğini üst seviyelere taşımak amacıyla KTEPH Farkındalık Günü kapsamında çeşitli etkinlikler düzenledi.

PAYLAŞ
Malatya Sürmanşet - Malatya Sürmanşet

Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon (KTEPH) hastalığı konusunda farkındalık oluşturmak ve Türkiye’de halk arasında bilinirliğini üst seviyelere taşımak amacıyla KTEPH Farkındalık Günü kapsamında çeşitli etkinlikler düzenledi.

Ankara Cer Modern’de Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği, KTEPH hastalığına dair farkındalık oluşturmak için çeşitli etkinliklere imza attı. Ney dinletisi ile başlayan etkinlikler ‘KTEPH Aklımda’ tiyatro oyunu ve fotoğraf sergisiyle devam etti. Ayrıca etkinliğe katılanlara KTEPH hakkında bilgiler verildi. ‘KTEPH Aklımda’ tiyatro oyunu ile KTEPH hastalığından muzdarip 3 hastanın hayatından dramatik kesitler sahneye taşındı. Antik Tiyatro oyuncuları tarafından sahnelenen oyunun yönetmenliğini Mehmet Yılmazsoy üstlendi.

Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Tankut Akay, KTEPH hastalığına dikkat çekmek için farkındalık günü düzenlediklerini söyledi. KTEPH hastalığının tedavisi olduğunu ve bu rahatsızlığı taşıyan bireye teşhis koyulduktan sonra tedavisinin mümkün olduğunu belirten Akay, “Bugün 23 Kasım Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon farkındalık günü. Dünyada bugüne özel birçok yerde farkındalık çalışmaları yapılıyor. Amaç burada hastalığın önemine dikkat çekmek. Çünkü bu hastalık öldürebilen ama tanısını koyduğumuz zaman da tedavisi mümkün olan bir hastalık” dedi.

“Nefes hayattır”

KTEPH hastalığının ne olduğunu anlatan Akay, ‘Nefes hayattır’ diyerek başlayan etkinlikler hakkında da bilgi verdi. Akay, “Akciğer damarımıza pıhtı attığı zaman, bu pıhtı çözülmediği ve orada kaldığı zaman akciğer damarımızdaki kan basıncımızı yükseltiyor. Akciğer damar duvarımızda da ölümcül değişiklikler yapabiliyor. Bunun tedavisi var. Öncelikle tanısının konulması gerekiyor. Bugün ‘Nefes hayattır’ diyerek bir ney dinletisi, ardından tiyatro gösterisi ve akabinde Türkiye’nin en kıymetli fotoğrafçıları tarafından hazırlanmış bir fotoğraf sergimiz var” ifadelerini kullandı.

“Hastalığın belli bir yaşı yok”

KTEPH hastalığının tanılarından bahseden Akay, 20 ile 80 yaşları arasında hastalığın görülebildiğini söyledi. Akay, hastaların nefes darlığı, halsizlik, bayılma gibi rahatsızlıklarla kendilerine başvurduğunu belirterek, “Hastalar bize açıklanamayan bir nefes darlığı, halsizlik, bayılma gibi belirgin olmayan şikayetlerle geliyor. Bu hastalıkta, hastalar astım, bronşit, panik atak tanısı konularak, yanlış tedavi alabiliyorlar. Bu hastalarda daha önce geçirilmiş bir pulmoner emboli yani akciğer damarına pıhtı atması öyküsü varsa bu hastaların KTEPH yönünden değerlendirilmesi gerekir ki tanı konulabilsin. Bu hastalara ilk yapılacak olan ventilasyon perfüzyon sintigrafisi dediğimiz bir teknik. Yani akciğer havalanıyor ve yeteri kadar kanlanıyor mu buna bakmak gerekiyor. Bir ekokardiyografi yapılıyor akciğer damar basıncı ne durumda, diye. Akciğer damar basıncı 25 milimetre civadan fazla olan hastalar tomografi ve MR görüntülerinde bir pıhtının görünmesi hastadaki; nefes darlığı, halsizlik bayılma gibi bulguların devam etmesi, en az 3 aylık pıhtı engelleyici tedavi alması halinde bu şikayetlerin devam etmesi durumunda tanı konuyor. Bu durumdan sonra devreye Kardiyoloji bölümünde çalışan arkadaşlarımız giriyor. Hastaya özel bir anjiyografi yöntemiyle, sağ kalp kateterizasyonu yapıyorlar ve kalbin boşluklarından basınç ölçüyorlar ve sonraki aşamada oradaki pıhtının açık kalp ameliyatı yöntemiyle, kalp damar cerrahları tarafından temizlenmesi ve çıkarılması. Uzun soluklu multidisipliner bir yöntem. Önlenebilen tek pulmoner hipertansiyon türü aslında kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon. Bunu yapamadığımız durumlarda, hastanın kişisel sebepleri, ameliyatın çok riskli olması, çok yaşlı olması durumunda hastalarımıza ilaç tedavisi başlatıyoruz. Zaten Türkiye’de onaylanmış tek bir ilaç var. Bunu yapamadığımız hasta grubundaysa balon anjiyoplasti dediğimiz yeni popüler olmaya başlayan bir yöntem var. Genelde 60’lı yaşlarda çok görünüyor ama 20’li yaşlardan 80’li yaşlara kadar bu hastalık var. Tercih ettiği belli bir yaş grubu var demek doğru olmaz” şeklinde konuştu.

“Tanı koyarsak tedavi edebiliriz”

KTEPH hastalığının Türkiye’de çok az bilindiğini, son zamanlarda konu hakkında iyi niyetli çalışmaların yapıldığını söyleyen Akay, “İlk sebep; akciğer damarımıza atan pıhtı. Akciğer damarımıza atan bir pıhtı ve nefes darlığımız varsa aksi ispat edilene kadar KTEPH’ten şüpheleniyoruz. Zaten bugünün de amacı bu. Türkiye’de az biliniyor. İyi niyetli çabalar var. Türkiye’de birkaç merkezde Ankara’da dahil olmak üzere başarılı ameliyatlar yapılmakta. Şu anda mevcut hasta sayısı 100-200 kişi arası olduğu biliniyor ama bizim tahminimiz yılda 700-800 hastanın olduğu yönünde. Amacımız bu hastaların da belirlenmesi ve hayatlarının kurtarılabilmesi. Farkında olmadığımız için tanı koyamıyoruz, tanı koyamadığımız için de tedavi edemiyoruz. Tanı koyarsak tedavi edebiliriz” dedi.

“Bomba gibiyim, geziyorum, tozuyorum”

Muğla Yatağan’dan gelen Mehmet Ali Bektaş, 11 Eylül tarihinde KTEPH hastalığı üzerine ameliyat olduğunu ve çok iyi hissettiğini söyledi. Bektaş, hastalığa yakalandıktan sonra zor zamanlar yaşadığını aktararak, kendisini tedavi eden doktorlara da teşekkür etti. Bektaş, “5 sene oldu bu hastalığı bulalı. Hiçbir doktordan netice alamadım. Nihayet şansım buradaymış. Sağ olsunlar beni tedavi ettiler. Çok iyiyim şimdi. Bu rahatsızlığım film üzerinden tespit edildi. Burada tedavi oldum. Tedavi olmadan önce yemek yiyemiyordum, uyku uyuyamıyordum. Ne yiyorsam hep acı geliyordu. 11 Eylül’de ameliyat oldum. Bomba gibiyim, geziyorum, tozuyorum, rahatım çok iyi” diye konuştu.

“Doktor gözüyle anlatıyorsunuz, sanatçı gözüyle sergiliyorsunuz”

Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Dilek Erer, Fotokolektif Fotoğraf Atölyesi tarafından organize edilen fotoğraf sergisini gezerken duygulandığını söyledi. Eralp, “Bu program ilk başladığında dernek olarak sanatçılarımızla bir toplantı düzenledik. KTEPH’in nasıl bir tansiyon olduğunu onlara anlattık. Bizim bilimsel programımızın akabinde onlar da edindikleri izlenimle, hayal güçlerini kullanarak oradan ayrıldılar. Ben bugün kapıdan girince duygulandım. Çünkü şunu fark ettim; her mesleğin gözü varmış. Ben mesela kalp damar cerrahı olarak bir insana baktığımda başka bir gözle bakıyorum. Sanatçıların da nefese ve hastalığa bu kadar güzel ve ihtişamlı bakmaları beni duygulandı. Eminim herkes bu kadar güzel bir hazırlığı görünce çok şaşırdı. Çünkü doktor gözüyle anlatıyorsunuz, sanatçı gözüyle sergiliyorsunuz. Çok güzel bir farkındalık” dedi.

“KTEPH diye bir hastalık var, halk arasında bilinmiyor”

5 yıldır fotoğrafçılıkla ilgilendiğini söyleyen Duygu Üçüncübağ, Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneğinin KTEPH hastalığı için farkındalık oluşturmaya çalıştığını vurgulayarak, kendisi de bu proje içinde yer aldığı için mutlu olduğunu ifade etti. Üçüncübağ, “Fotoğrafçılığa önce hobi olarak başladım. Sonrasında bir oluşum içinde yer aldım. Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği bize geldi, bir farkındalık günü düzenlediğini söyledi. ‘KTEPH diye bir hastalık var. Halk arasında da yaygın olarak bilinmiyor. Diğer hastalıklarla karıştırılıyor’ diyerek farkındalık gününden bahsettiler. Konumuzu da ‘Nefes’ olarak belirledik. Biz de çalışmalarımızı nefes konusu üzerine yaptık. Yaklaşık 1 yıldır bu konu üzerinde çalışıyoruz ve sonunda bu sergi ortaya çıktı. Ben ‘Nefes’ konusunun daralma, sıkışmasına odaklanmak istedim. Buradaki çalışmalarımda da bu konu üzerinde fotoğraf çektim. Bu süreçte bin tane fotoğraf çektim. En iyi iki tanesini sergiye dahil ettik” ifadelerini kullandı.

İhlas Haber Ajansı

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN